Dünya çok zorlu bir salgın sürecinden geçiyor. Her ne
kadar vaka sayılarındaki artış düşüş eğilimine geçmiş ve yeni normalleşme
başlamış olsa da salgının küresel etkisi hala devam ediyor.
Salgının ortaya çıkmasından sonra toplumların sosyal
yaşantıları tamamen değişti. Mart ayı öncesine kadar da insanlar toplu olarak
etkinlikler yapıyorlardı, çok kalabalık ortamlarda bulunuyorlardı.
Ancak salgının çok hızlı bulaşması ve yayılması neticesinde
alınan önlemlerle artık insanlar kalabalık ortamlarda bulunamıyor, istedikleri
anda dışarı çıkamıyor, her saatte markete gidip alışveriş yapamıyor…
Ülkeler vatandaşlarını koruyabilmek adına çok sıkı
tedbirler aldılar ve çoğu ülkede alınan tedbirler bir kısım gevşetilmiş olsa
bile hala devam ediyor.
Olması gereken de budur. Zira küresel bir etkisi olan
salgınla mücadele etmek için evvela daha fazla yayılmasına engel olmak gerekir.
Salgının bundan böyle insanlar için yeni bir yaşam
şeklini getirdiği muhakkaktır. Toplum olarak zorlansak da yeni yaşama alışmak gerekir.
Salgın tamamen sona erse bile, salgın sonrası süreçte
alınan tedbirlerin ve sosyal hareketliliği azaltan kısıtlamaların ne kadar
süreceğini şimdiden kestirmek zordur.
Hal böyle olunca artık yeni nesil yaşamda nelerin
yapılabileceği konusunda ciddi bir araştırma yapmak icap etmektedir.
Yeni nesil yaşamda internet olmazsa olmazların başında
gelecektir. Ki 2000’li yıllarla birlikte zaten internetin hayatın bir parçası
haline geleceğinin işaretini almıştık. Sonraki dönemlerde yaşanan gelişmeler
bunu destekler mahiyetteydi.
Salgın öncesi dönemde internet insan hayatında çok
ciddi bir yer kaplıyordu. İnternetin sosyal yaşama kattığı gelişmelerle hayat
sürdürülüyordu.
Akıllı telefon kullanma yaşı ilkokul seviyelerine
düşmüştü. Hatta küçükler, akıllı telefonları, bilgisayarları ve dolaysıyla
interneti büyüklerden daha fazla ve daha iyi kullanıyorlardı.
Tüm bu gelişmelere rağmen bütün hanelerde internet
yoktu, yani olmayabilirdi. Evet, internet kolaylıktı ancak kullanmak
istemeyenler isterse kullanmayabilirdi.
Ancak yeni dönemde internet zaruri ihtiyaçların
başında olacak. Birçok sektörün çalışanları salgın sürecinde evde çalışarak
işlerini sürdürdü. “Evden çalışma” “uzaktan çalışma” “çevrimiçi/online dersler”
bu dönemde çok fazla kullanılan kavramlar oldu.
Eğitim alanı için, yeni normal yaşamda internetin
önemiyle ilgili sadece bir örnek vereyim: Eğer çocuğunuz varsa ve okula
gidiyorsa internetinizin de olması gerek.
İnternetiniz yoksa, öğretmenlerin online olarak
verdiği derslere çocuğunuz katılamayacak ve verilecek ödevler takip
edilemeyecektir.
Elbette yeni dönemde yüz yüze yaşam olacaktır.
Öğrenciler fiziki olarak sınıflarına gidip öğretmenlerinden ders alacaktır.
Ancak tüm bunlarla birlikte uzaktan eğitim, online
ders, online ödevler, dijital materyal gibi hususlar da hayatın bir parçası
haline gelecektir.
Hatta eğitim kurumları, dijital eğitim sistemi için
alt yapılarını oluşturmak adına ciddi harcamalar yapmak zorunda kalacaklardır.
Aynı şekilde diğer kurumlarda online çalışma konusunda ciddi yatırımlar
yapacaklardır.
Yeni normal yaşamın topluma getirileri olacağı gibi,
bazı kişi ve kesimlerde ise adaptasyon sorununu ortaya çıkaracaktır. Bu da daha
fazla sorun, daha fazla sıkıntıyı beraberinde getirecektir.
Umarız yeni yaşam insanlık ailesinin daha huzurlu,
daha mutlu, daha başarılı, daha sağlıklı, daha uyumlu, daha insancıl bir hayat
sürmesine vesile olur. Kalın sağlıcakla…
0 yorum