0

 

Ülkemiz büyük bir badire atlattı. Millet olarak büyük bir ateş çukurunun kenarından döndük. Bu ihanet darbe teşebbüsünde bulunanlar da ‘Bizim esas gayemiz vatana ve millete hizmet etmektir’ diyorlardı. ‘Davamız, ülkemiz ve milletimizdir’ diyenlerin aslında ‘tek davaları’ ülkeyi ve bütün bir milleti baştan sona bir ateş çukurunun içine atmak olduğu ortaya çıktı. Bu melun girişim ile ülkeyi kaosa, yokluğa, talana ve işgale hazır hale getirmek, milleti de işkencelere, katliamlara ve muhaceratlara tabi tutarak esir hale getirmekti.

Bu ihanet şebekesi bu hale nasıl geldi? Bu ihanetin Çetebaşısı daha 1960’lardan itibaren İzmir Kestanepazar’ında sohbetlerine başladığında, kendisi masonlarla işbirliğine başladı. Bu durum, o zaman kendisinin en yakınında bulunanlar, belgelerini ve görüştüğü masonik isimleri vererek açıklamışlardı. Halkı peşinden sürüklediğini fark eden bu salya-sümüklü meczup dış bağlantılarına her gün bir yenisini ekledi, eski bağlantılarını geliştirerek devam ettirdi.

Ülke içerisindeki diğer bütün İslami camiaları yok saydı, ötekileştirdi ve Allah’ın ‘siz İslam kardeşisiniz’ emrine rağmen, onları düşman olarak görmeye başladı. Hatta bu camialara karşı düşmanlığını o kadar ileri boyuta götürdü ki, ‘emniyet ve yargıdaki haşhaşileri’ eliyle bu camialara yönelik çok iğrenç kumpaslar kurarak onları yok etme insafsızlığına girişti. Daha korkunç olanı ise bazı İslami camiaların fertlerine yönelik suikast ve faili meçhullere başlayarak, ancak İslam düşmanlarının yapabileceği gaddarlıkta katliamlara giriştiler.

Oysa bütün küfür cephesiyle dost, bütün nifak odaklarıyla diyalog içerisinde, bütün karanlık mihraklarla aynı masa etrafında toplanmaya büyük bir özen gösterdiler. Bütün Müslümanları düşman ve bütün kafirleri dost olarak kabul edip ‘dinler arası diyalog’ diye bir safsata geliştirdiler. Devletin kadrolarında ele geçirdikleri imtiyazlarla, Müslüman halka her gün bir sorun çıkarıp dindar halka hayatı dar ederlerken, ‘dinler arası diyalog’ şarlatanlığıyla kafirlerle zelilce fotoğraflar çektirdiler.

Ülke içerisinde ne kadar laik-seküler siyasi figür varsa hepsini baş tacı edindiler. Bazılarının İslam düşmanlıkları ve açık küfürleri söz konusuyken, onları cennetlik ilan ettiler. Bu siyasi figürlerin halka yönelik aşağılamaları, tahkirleri ve her türlü zulümleri açık ortadayken bir gün olsun karşı çıkmaları bir tarafa eleştirmeyi dahi düşünmediler. Ama İslami kimliğiyle bu halka hizmet etmiş, halkın hassasiyetlerine çare olmaya çalışmış ve bu uğurda bedel ödemiş olan rahmetli Necmettin Erbakan hakkında tek olumlu bir söz söylememiş, Onun hükümet kurduğu dönemde, bu ihanet zihniyeti karşı cephede yer alarak ‘şerliğini’ açıkça bize göstermiştir.

Derken dış bağlantılarına CİA de dahil oluyor. Yahudi asıllı Graham Fuller isimli CIA ajanı bu ihanet şebekesiyle temasa geçiyor. Onların çalışmalarını övüyor, fakat yeterli görmüyor. CIA, İhanet örgütünün ‘Müslümanlarla düşman, kafirlerle dost konseptini’ çok beğeniyor ve bu konseptin daha da geliştirilerek, uluslar arası bir boyut kazandırmaya başlıyorlar. İlk etapta yurt içinde açılan dershane, yurt ve okulların daha işlevsel hale getirilmesi için planlamalar yapılıyor. Özellikle dershaneler üzerinden devşirdikleri, memleketin en zeki çocuklarını ileride ‘kurşun asker’ kullanmanın stratejilerini geliştirmeye başladılar.

Daha sonra CIA eliyle yurt içinde geliştirilen bu stratejiye paralel olarak, yurt dışında da aynı konseptle çalışmalara hız verildi. CIA finansmanı ve elemen yardımıyla 160’tan fazla ülkede okullar, yurtlar, vakıflar ve daha başkaca işlerini kolaylaştıracak zeminler hazırlamaya devam ettiler. İçerideki zeki çocuklar yetmemiş olacak ki, dışarıdaki zeki çocukları da bu organizasyona dâhil ettiler. Oyun büyüktü ve sadece Türkiye’yi kapsamıyordu. Bütün bir İslam coğrafyasının hedef seçildiği bir oyun sahneye konulmuştu. Global ölçekte sahnelenen bu oyunun alt yapısı güzel hazırlanmalıydı. Çünkü bu oyun bir günlük değil, belki de yüz yıl sürmeliydi.

Daha önceki yüzyıllarda hazırlanmış, bütün bir İslam coğrafyasını tarumar etmiş ‘haçlı seferleri’,  daha sonra sahneye konulmuş sömürge işgalleri ve bu gün yeni bir versiyonuyla karşılaştığımız bu ihanet oyunlarının farklı farklı sahneleri. İşte bu ihanet sahnelerinde görev verilecek figüranların güzel seçilmesi, figüranlarında sadakatle görevlerini yerine getirmesi için birbirlerine uyumlu karakterlerin yan yana gelmesi gerekmekteydi.

İşte bu iş için en uygun figür olan ‘ihanetbaşı’ çalışmalarını daha emin bir şekilde yürütebilmesi için Amerika’ya götürüldü… (Devam Edecek)

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *