Zaman, âdeti gereği durmaksızın akıyor. Daima ileriye... Sonsuz zamanın sonlu kiracılarıyız. Gün hepimiz için doğuyor, dünya uzaydaki yolculuğuna devam ederken hayat adlı kitabımızın bir sayfası daha usul usul işleniyor.
Bir kitabı anlamlı kılan
nedir? Okunası kılan? Ya da diğerlerinden farklı ve değerli kılan? Harfler,
kelimeler, satırlar, sayfalar... Bütün bunların kombinasyonu, birçok
olasılık... Teorik olarak kitap bu... Rastgele kelimeler, anlamlı bir cümle oluşturmaz.
Fikir olmadan cümleye başlanamaz. Fikri olmayan cümleler de yazılanları
müsvedde yapar. O halde kitap bir fikre hizmet eden kelime ve cümlelerin
anlamlı bir kombinasyonu olmalı. Aksi takdirde kullanılan mürekkep ve kağıt
ziyan olur. Sayfalar tekrar yazılabilir ancak mürekkebin de kağıdın da bir sonu
var. Her kitabın bir sonu var. Mürekkebi ve sayfaları dikkatli kullanmalı.
Çünkü hayat adlı kitabımızın da kapanacağı ve Rabb’e sunulacağı bir gün var.
Bizi var eden ve yaşamaya layık bulan Rabb’e... Kitabımızın yegane okuyucusu
olan
Rabb’e...
Zamanın sahibine ve taksim edenine... Her varlığı bir amaç için yaratana...
Hücreden, galaksilere her şeyi bir devinim ve hareket halinde yaratana ...
Yenileyene ve her daim, durmaksızın yaratana sunulacağı bir gün...
Bu kadar faydalı ve
hareketli yaratılmışlar içinde her gününü aynı geçirenlerin, kitabını rastgele
ve faydasız cümlelerle dolduranların vay haline. Sayfalarını ziyan edenlerin,
anlamlı cümleleri hep bir sonraki sayfaya bırakma hastalığına yakalanmış
olanların vay haline. Varlığının, sayfalarının değerini anlamayanların,
başkalarının cümlelerine hayran olup mürekkebini kendisi için kullanma
zahmetine girmeyenlerin vay haline. Sayfalar bir gün bitecek!
Dimağını yeni ve faydalı
bilgilerle tazelemeyenler, hayatta her daim izleyici konumunda olup hareket
halinde olanları çekemeyenler, yedek kulübesinde durmayı marifet bilenler,
hayatın bir bölümüyle ilgilenip gerekli olan diğer bölümlerini görmezden
gelenler, yalnızca kendi kitaplarıyla ilgilenip yardıma muhtaç olanları
görmezden gelenler, yazdıklarını bir kez olsun durup incelemeyenler; ben, sen,
siz, biz! Bu paragraf hepimizden bir parça taşıyor. Bizden, hayat kitabının baş
rollerinden!
Biz baş roller, bir yazar
titizliğiyle kitabımızın her kelime ve cümlesini özenle seçmeliyiz. Bir
eleştirmen edasıyla eksiklerimizi ve kusurlarımızı tespit etmeli, bir okuyucu
gözüyle yaşamımızı değerlendirmeliyiz. Nereden geldik, nereye gitmekteyiz?
Neler kaybetmekte, neler kazanmaktayız? Pasif ve taklitçi yazarlar olmayı
bırakmalı ve kitabımızı bir gün okuyacak ve sorgulayacak olan
Rabb’e anlamlı bir şekilde verebilmek için her kelime ve cümlenin kıymetini
bilmeliyiz.
Şimdi dünya bir turunu
daha tamamladı. Güneş alışık olduğu üzere ufukta kaybolmakta ve biz kitabın bir
sayfasının daha son satırlarını yazmaktayız. Kalemin kağıt üzerindeki son
kıpırtıları. Şu âna kadar ne yazdık? Ne kadarı okunmaya değer?