Güzelim ülkem neden
gelişmiyor?
İçinde bu kadar Batı’yı kıble
edinmiş olanlar var da ondan. Ülkenin bağımsız bir şekilde ilerlemesinden
ziyade Batı’nın maşası yapma derdinde olan Batıcı kesimlerden dolayı bu ülke
gelişmiyor. Ülkenin maddi ve manevi noktada gelişmesinden ziyade ülkenin
enerjisini ahlaksız şeylere harcayanlar var. Yani toplumda fitne ekmekten başka
hiçbir çalışmaları yok bu Batıcı kesimin.
Ülkemizin aile yapısına dinamit
koyan ve adına İstanbul Sözleşmesi denilen ucubeden çok şükür yasal olarak
kurtulmuş bulunmaktayız. Toplumda yarattığı tahribatlar devam etse de yasal
olarak kurtulduğumuzdan dolayı bir rahatlık var. Ama kadın düşmanı sol kesimler
ve feminist dernekleri, ellerinden giden bu büyük balığın yokluğuna kısa sürede
katlanmayacağı, o cılız sesleri ile karara karşı geleceklerini de biliyoruz.
Medyada, o cılız sesleri ile geçenlerde 'Kararı Tanımıyoruz' adında bir tag
açmışlardı. Pankartlarında yazılı olan ve etrafı çiçek ve böcekle süsleyen,
ağzını atların gemi gibi İstanbul Sözleşmesi ile gemleyen sömürülmüşler,
ellerindeki pankartlarda 'Kararı Tanımıyoruz' diye yazmışlar. Hesaplarına
gelince yasalar ne dese o, diyorlar. İşlerine gelmeyince kanunları tanımıyoruz,
diyorlar. Cellatlarına âşık olan ve onlara hizmet eden bu zihniyetin yola
gelmesini beklemiyoruz tabiki de. Yalnız içlerindeki pislikleri dışarıya
aksetmeseydiler bari. Kendilerini şeytanî hevesâtın koynuna bırakmış oldukları
yetmiyor, bir de kalkmışlar temiz Türkiye halkını da bozmak, yoldan çıkarmak istiyorlar.
Biz de sizleri tanımıyoruz aile
ve kadın düşmanı feminist ve solcu dernekleri!
Evet, bizler de sizi tanımıyoruz.
Hani 28 Şubat darbesinde başlarını açmayan Müslüman Kızlara, İran'ı veya ABD
kuklası Arabistan'ı gösteriyordunuz ya! İşte aynı şekilde madem kanunları
beğenmiyorsunuz siz de İstanbul Sözleşmesini kabul eden ülkelere gidin o zaman.
Gidin pisliklerinizi oralarda yaşayın/yaşatın. İstediğiniz çirkef hayatı
oralarda istediğiniz gibi sergileyin. Madem bu ülke yaşanılmaz, zorla sizi burada
tutan mı var? Akıl babalarınızın ülkelerine gidin de rahat rahat pisliklerinizi
orada uygulayın. Bakalım, oralarda sizin gibi ülkesine fitne eken kaç kişi
bulursunuz? Kendi ülkesine düşman olan sizler gibi kaç kişi varmış acaba?
İstanbul Sözleşmesi yaşatır,
sloganını attılar; ama yürürlüğe girdiğinden beri ölümler arttı. Yuvalar daha
çok dağıldı. Çocuklar ikiye bölündü. Ahlaksızlığa onur, ölüme hayat diyerek
milleti kandırmaya çalıştılar yıllarca.
İnsanı yaşatan İslam'dır. İslam
dışında bütün yasalar insanlığın düşmanıdır. Kadınlar ve erkekler, İslamî
yaşantıdan uzaklaştıkça yuvalar yıkıldı ve ölümler de o oranda arttı. Ölüme
yaşam dediler. Gözlerinin önünde ölümler artmasına rağmen hala yaşatır, dediler
bu sarhoş kesim.
Aynı zihniyet, başörtü
meselesinde de özgürlüklerin önünde bir takoz olarak durdular. Konu kadınların
İslamî hakları olunca görmezden gelen veya bu engele destek olmak için baskı
kurmaya çalışan ifsad şebekesi bu kesim, konu kadınların gayrı meşru bir yola
girmesi olunca hemen tilkinin tavuklara istediği özgürlük nakaratını atmaya
çalıştılar.
Örneğin, 2008 yılında başörtüsü
meselesini çözmek için anayasa değişikliğine CHP hariç meclisteki tüm
partilerin (550 milletvekilinin) 411 oy ile destek verdiği halde, 411'i teklifi
kabul etmelerine rağmen Hürriyet gazetesi “411 el kaosa kalktı” şeklindeki
manşetini hala unutmadık.
Madem kadın hakları diyorsunuz
alın size kadın hakları. Bu kadar örtülü kadına giyinişinden dolayı neden
zulmediyorsunuz? Özgürce giyinişlerine neden karşı çıkıyorsunuz? Her şeyi
böldüğünüz gibi kadın haklarını da mı böldünüz? “Bana hak-hukuk var, sana yok”
mu diyorsunuz?
Amaçlarının kadın hakları
olmadığı gün gibi aşikardır bu kesimin. Batının kuklası olan bu kesim, fiili
olarak işgal edemedikleri güzelim ülkemizi kültürel olarak yozlaştırıp Batı’ya
peşkeş çekmek istiyorlar.
Gözleri açılır, akılları
başlarına gelir mi dersiniz? Zannetmem, ama Allah’tan da ümit kesilmez. Rabbim
onları ıslah etsin. Islah olmuyorlarsa da …
Konuya Üstad Bediüzzaman Said
Nursi’nin şu vecizeli sözüyle bitirelim:
“Evet, her şeyi maddiyatta
arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise maneviyatı göremez.”