Müslümanlar
olarak darmadağın olmamızdan cesaret alan İslam düşmanları iyice arsızlaşıp
kutsallarımıza saldırma küstahlıklarına devam ediyorlar. Bir taraftan işgaller,
darbeler, kıyımlar ile İslam coğrafyasına kan kusturan İslam düşmanları,
kinleri ve hınçlarını alamamış olacaklar ki, ALLAH’ın kelamı ve Aziz
Peygamberine saldırıyorlar.
Bir taraftan
Norveç ve İsveç’te yüce kitabımız Kur’an’a yönelik çirkef saldırılar, diğer taraftan
da, Peygamber efendimiz (S.A.V)’in karikatürünü yeniden yayınlayan Fransız
dergi Charlie Hebdo'nun yaptığı hadsizce alçaklık.
2006 ve 2011 yıllarında Peygamber efendimizin
karikatürünü yayınlayan bu alçak dergi Eylül 2012’de tekrar aynı alçaklığı
yapmasının ardından 2015 yılında Cezayir asıllı 2 kardeşin yaptığı onurlu
eyleminin sözde yargılamasının başlamasını bahane ederek tekrar aynı küstahlık
ve iğrençliği göstermeye ve İslam dünyasına meydan okumaya devam ettiler.
İşin ilginç yanı içimizdeki bazı beyinsiz kesimlerin de Avrupa’nın kayığına
binerek aynı hakaretlere çanak tutmalarının yanında, arsız bir şekilde hakareti
Müslümanlarla alay edercesine “ifade
özgürlüğü” olarak tanımlamalarıdır.
Kendilerine ve efendilere yönelik en ufak bir eleştiride kimseye hayat hakkı
tanımayanlar, konu İslam ve İslam’ın kutsallarına yönelik hakaret ve saldırılar
olduğunda, “ifade özgürlüğü” balonuna sarılmaları tam bir utanmazlık halidir.
Eğer Müslümanlar birlik halinde olsalar, ihtilaf içerisinde olmazsalar ve
güçleri yerinde olsa idi, kim buna cüret edebilirdi? Müslümanlar ve devletleri
dağınık bir halde ve emperyal güçlerin güdümünde olmasa ve tek yumruk olsalardı
kim buna cesaret edebilirdi?
İslam ümmeti 57 İslam ülkesi ve bir buçuk milyarlık Müslüman nüfusa rağmen
bu saldırılar oluyorsa bizlere yazıklar olsun. Birde 2015 yılındaki saldırı
sonrası Fransa’ya koşa koşa giden devlet yöneticileri ve siyasetçilere de tekrardan
yazıklar olsun.
Bu alçakça saldırılar karşısında daha önce dünya çapında yapılan protesto
ve nümayişler pandemi sürecinin etkisi nedeniyle midir? Yeterli düzeyde tepki
maalesef oluşmadı. İslam düşmanı kesimler ve onları fonlayan emperyalist
devletler ve dünya siyonizmi, bizim bu zayıf ve tepkimiz halimiz devam ettiği
sürece bizleri kutsallarımız üzerinden test etmeye ve saldırılarını artırmaya
devam edecekler.
Bu alçakça saldırı ve hakaretler karşısında Diyanet İşleri Başkanı Prof.
Dr. Ali Erbaş, Kur’an Nesli Platformu, Peygamber Sevdalıları Vakfı yaptıkları
açıklama ile sert tepki gösterirken, İstanbul ve Malatya’da yapılan basın
açıklamaları ile İslam Peygamberine ve yüce kitabımıza yönelik saldırılar
tel’in edildi.
İslam’a,
Kur’an’a ve Aziz Peygamberine yönelik bu iğrenç saldırı ve hakaretler planlı
bir proje dahilinde yapmaya devam edecekler. İslam ümmeti olarak, bizlerde ne
pahasına olursa olsun bu alçakça saldırılar karşısında siper olmalıyız. Ahzab
Suresi 6. Ayette, "Peygamber, mü'minlere kendi öz nefislerinden,
canlarından, birbirlerinden daha yakındır, daha ileridir." diye ALLAH’u
Teala’nın bahsettiği Peygamber efendimize şimdi sahip çıkmaz isek ne zaman sahip
çıkacağız? Ve Peygamber ve yüce kitabımıza yönelik saldırılar karşısında sessiz
kalırsak yarın hangi yüzle hesap vereceğiz ve karşılarına çıkacağız?
İslam
düşmanları, dünya siyonizmi ve küresel emperyalizm ve onların işbirlikçi
yardakçıları şunu bilsinler ki: Onlar Ka’b b. Eşref olup İslam’a ve İslam’ın
yüce değerlerine saldırdıkları sürece, bizlerde Muhammed b. Mesleme olup onları
ve şeytani güçlerini yerle bir etmekten geri durmayacağız.
Son olarak
onlara Âl’i İmran Suresi 12. Ayetle sesleniyoruz: “Kafirlere de ki! Siz mutlak yenileceksiniz ve toplanıp Cehenneme
sürüleceksiniz...”
Selam ve dua
ile…