Ayrıca nice keskin nişancı profesyonel mühendislerin “Muhammedin din, devlet ve yasasını” ilga için koca ümmete dayattığı kadim ve çağdaş zihniyet ve projeleri yeniden teşhis, tedavi hatta -gerekirse- itlafı için!

Birileri, bir hin zihniyet hep aynı derdi bize yaşattığı için. Dahası, o habisler; “O dosyayı konuşmak ayıptır, günahtır, cinayettir..” dediği için!

O yenilmez yutulmaz “usûl, tarz, kaide ve ananeyi” tanıyalım ki Hüseyn yine kazansın, hep kazansın! Yezid hep kaybetsin ve biz de daha başlamadan oynanacak oyunları bilelim.. Kaybettiğimiz ne varsa fazlasıyla alalım.

Vahyin anakarasında Müslümanı yöneten şu isimlere bakın Allah aşkına:

Harfler, kelimeler yetmiyor. Neredeyse bir satır tutan adları, unvanları…

Her murdarın yenildiği Çin pazarlarında kaç para eder bilmem; ama mamur makamlarda alayı kurm u kêz, mişk u mar…

İşte: “Muhammed bin Selman bin Abdulaziz el-Suud, Muhammed bin Zâyid bin Sultan en-Nehyan(BAE),  Şeyh Muhammed Bin Raşid Al Maktum(Dubaî), Hamid Bin İsa Al Halife(Bahreyn), Seyyid Fahad Bin Mahmud Al Said(Umman), Kuveyt Emiri Şeyh Sabah Al Ahmet Al Jaber Al Sabah(Kuveyt)…”

Ha! Bir de ihanet ve satılmışlığın alası Abdulfettah el-Sisi güruhu var..

Taşıdığınız o isimlere, gezdiğiniz o topraklara yazık… Bedirlerin, Hayber, Kurayza, Kaynukaların.. kulağı çınlasın!.. Allah belanızı versin… e mi?

Hamilerinizin oynadığı bin tekrarlı oyunun 1001. Kof-kokuşmuş tekrarını oynuyorsunuz! Her şeyiniz görünüyor Gazze’den bakınca!..

“Çatla Sodom-Gomore!/ Patla Bizans ve Roma!”

Oynanan oyunu bozmak, mimarlarını tanımak, bozuk düzenlerini bozmak, oyunlarını başlarına geçirmek zor değil.

Ansızın atılacak bir hamleye bakar! Allah’ın Nuruyla bir bakışa bakar! Güçlü enstrümanlarımız var...

İşte: “Euzubillahi mineş’Şeytanir’recîm, Bismillahirrahmanirrahim! La hawle wela kuvvete illa-Billah.. Tevekeltu alellah!..

7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı buydu işte! Dünya hükümetlerini, sermaye, teçhizat ve silahlarıyla, sinek uçurtmayan radarlarıyla beraber tekmil zelil eden; nice esirlerle dönen İslami direnişin kutlu zaferinin anahtarı buydu işte!..

Yezid ve Hüseyn geleneği, Refah’ın iki yakasında 55 İslam ülkesi, iki milyarlık Ümmet!..

Karşımızda… Kerbela’da Çağın Hüseyin’i 10 aydır aç-susuz, teçhizatsız.. Teslim olsun isteniyor ama “Heyhat mine’z zille!”

Yahya Sinvar, Hüseyn’in sancağı elinde… “Ya hep birlikte kazanacağız! Ya Kerbela’yı yaşayacağız!...” diyor! Hamza’nın Bedir’de, Hüseyin’in Kerbela’da taşıdığı âlem onda!..

Düşmesin Müslümanlar! İnsanlığın son kalesinde verdiği diriliş ve direniştir insanlar!!…

Ashab-ı Uhdud’un, İbrahim’in ateşi orda!.. 

Refah’ın iki yakasında dünya şekilleniyor; ama Gazze’min Gazileri kuşatmada! Şehitleri var.. gam değil!.. “Dostun attığı gül yaralar beni!” Yaralılar, aç-susuz kadın ve çocuklar…

Al-i Beyt; sadece Yezid’in değil, Kufe’den gönderilen 18 bin mektubun da mağduruydu! “Gel! Ekinler olgunlaştı!..“ demişlerdi ama çark ettiler! Ahireti bırakıp dünyayı seçtiler! O gün birileri Cennete, diğeri cehenneme yürüyordu! Kendi tercihiyle!...

Cennet hiçbir gün o kadar ucuz, cehennem de hiçbir gün o kadar pahalı olmamıştı ancak çoğu zarar etti! “Ticaretini Allah ile yapmadı, yapamadı!..”

Bugün Refah’ın iki yakasında işte bu ticaret var!

Bedrin Aslanları, Uhdud’un masumları var!

Ve “Cehennem zalimler için korkunç bir yerdir!...” Refah’ın iki yakasını hak üzere o kutlu baharla buluştur İlahi!.. Vesselam.