İntiharlarla ilgili basın açıklaması yapan Özkan, “İstanbul'da aynı evde
birlikte kalan 45 yaş üstü 4 kardeşin intiharının ardından Antalya'da da 4
kişilik bir ailenin intihar haberini almak hepimiz için hem üzücü hem de
sarsıcı olmuştur. Öncelikle 2 ailenin de yakınlarına, tanıyanlarına, sevenlerine
sabırlar diliyoruz. Vakaların ekonomik sıkıntı sebebiyle yaşanmış olduğunu
beyan etmek hiçbirimizi temize çıkarmaz. Vakaların inanç eksikliğinden
kaynaklandığını ileri sürmek de geride kalanların inançlarının gereğini
yaşadıklarını göstermez. TÜİK’in verilerine göre 2018 yılında ülkemizde 3161
kişi kendi yaşamına yitirdi. Ülkede 2017 yılında 3.168, 2016’da 3.193, 2015’te
3.246, 2014’te ise 3.169 kişi intihar ederek yaşamına yitirdi. Türkiye'de
2000'lerin başlarında her yıl 2000'li sayılarla ifade edilen intihar sonucu
ölüm vakaları, 2012 yılından itibaren 3000'li rakamlara çıkmış
durumdadır. TÜİK'in 2018 yılındaki intiharların nedenleriyle ilgili
verilerinde 3161 olaydan 1155'inin nedenin belirlenemediği yazıyor.” Dedi
Özkan sözlerinin devamında, “Belirlenen nedenlerse sırasıyla şöyle:
Hastalık (677), geçim zorluğu (246), aile geçimsizliği (129), hissi ilişki ve
istediği ile evlenememe (86), ticari başarısızlık (6), öğrenim başarısızlığı
(1)’dir. 861 vaka ise diğer kategorisinde değerlendirilmiş. 2000-2018 yılındaki
verileri incelendiğinde intihar nedenleri arasında genelde ilk sırayı hastalık,
ikincisini aile geçimsizliği, üçüncü sırayı ise geçim zorluğu alıyor. Dünya
Sağlık Örgütü (WHO)’ya göre dünya çapında ise her yıl 800 bin kişi intihar
ederek hayatını kaybediyor. Bunun 20 katı ise ölümle sonuçlanmayan intihar
girişimi yaşanıyor. Örgütün hesaplamasına göre her 40 saniyede bir kişi
yaşamına son veriyor. İntiharların yüzde 70'den fazlalık bir bölümü düşük
ya da orta gelir seviyeli ülkelerde yaşanıyor.” İfadelerini kullandı.
Hem dünyada hem de
Türkiye’de insanların kendi yaşamlarına son vererek intihar etmelerinin mutlaka
çok ciddi bir biçimde incelenmesi gerektiğini belirten Özkan şunları söyledi: “
İnsanlarda oluşan yalnızlık hissini yaşamam tutunamama hissini başarısızlık
duygusunun önüne geçebilmek için her alanda gerekli çalışmalar yapılmalıdır. İktidardan
sivil toplum örgütlerine, kent yaşamından akrabalık, komşuluk ve mesai
ilişkilerine durumumuzu gözden geçirmeliyiz. Ne intiharları meşrulaştırarak ne
de intihar edenleri suçlayarak yaşanan sıkıntıların, yalnızlık ve yenilmişlik
hissiyatını üstesinden gelebiliriz. Kim olursa olsun ölüm ve acı herkes için
aynıdır. Hükümetlerin ve toplumsal diğer örgütlenmelerin en baştaki görevi
insanlardan gelecek kaygısını gidermek ve yaşama tutunabilecekleri ortamı
oluşturmaktır. İstanbul’da Antalya’da bu üzücü vakalardan sonra inanıyoruz ki
merkezi hükümet de yerel yönetimler de kendi muhasebelerini yapacaklardır. “Bizim
komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen Peygamber (sas)’in sözünü
aklımızdan çıkarmamız gerekmektedir. Bizler de komşuluk ilişkilerini ve
akrabalık bağlarını kuvvetlendirmenin, selamlaşmayı, hal hatır sormayı
artırmanın, sevgiyi ve kardeşliği yaygınlaştırmanın gayretinde olmalıyız. Temennimiz
benzer vakaların yaşanmaması içindir. Gayretimiz de bu yönde olmalıdır.” MEHMET TAHİR AKGÜL
0 yorum