Siyonist terörün Gazze’ye yönelik uyguladığı katliamlar, en
vahşi şekilde devam ediyor. Gazze sokak sokak, mahalle mahalle içindeki
insanlarla beraber füzelerle yok ediliyor. Evler, camiler, okullar ve
hastaneler uçaktan atılan bombalarla sırayla tahrip ediliyor. Yahudi terörünün
uyguladığı vahşet moğolların barbarlığını gölgede bırakıyor. Ama İslam ümmetinden
hala ses yok…
Şeyh Ahmet Yasin, yahudi teröristlerce şehit edilmezden önce
bütün müslümanları Allah’a şikâyet ederken; “Yakında büyük ölümlerimizi
duyacaksınız, Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler! ” diyerek
utancımızı, dağılmışlığımızı, vebalimizi ve korkaklığımızı yüzümüze
haykırıyordu. Bugün Gazze’den büyük ölüm haberleri değil, artık toptan bir
soykırımı canlı bir şekilde televizyonlarda izliyoruz.
Şimdiye kadar, siyonist teröristlerin yaptıkları
bombalamalar neticesinde, 4500 fazla çocuk öldürüldü. 1500 öldürülmüş çocuk da
halen enkaz altında çıkarılmayı bekliyor. Sadece bu kadar çocuğun öldürülmesi
bile yeryüzünde insanlığın bittiğinin açık göstergesidir. Bütün kâfir güçlerin
birleşip bu çocuk katliamını sınırsız bir şekilde desteklemesi ve müslüman
idarecilerin ise korkakça bu katliamı sadece kınaması ise yüzyılımızın utancı
olarak bütün sorumluluk sahiplerinin yüzlerinde kara bir leke olarak kazındı.
Tarih, dünyadaki bütün idarecileri, müslüman kâfir fark etmez, bu lanetli utanç
ile anacaktır.
Yahudi teröristler, Gazze soykırımında iki atom bombasından
daha fazla patlayıcı kullandılar. 35 bin tondan fazla bomba ve füze bu Gazzeli
müslümanların başına yağdırıldı. 11 bine yakın insan öldürüldü. 30 binden fazla
insan yaralandı, çoğu kalıcı şekilde sakatlandı veya uzuvlarını kaybetti. 200
binden fazla konut yerle bir edildi. 1 milyon 700 binden fazla mazlum müslüman
yerlerinden edildi. Ve bu yıkım her dakika lanetli yahudiler tarafından
sürdürülmektedir.
Gazze soykırımı birçok şeyi açık hale getirdi. Kâfirler;
siyonist terörü desteklemek, katliam ve işgalini daha alçakça yapmasına
sınırsız destek vermek için ABD öncülüğünde birleşmiş ve Gazze önlerinde hazır
kıta beklemektedirler. Uçak gemileriyle, katil askerleriyle, nükleer bombalarıyla
ve füze bataryalarıyla Gazze’yi ve bütün müslümanları tehdit etmekte, katil
siyonistlerin müslümanları soykırıma uğratırken işini kolaylaştırmaktadırlar.
Bütün bunlardan destek alan katil siyonistler de Gazze’de insanlık dışı
katliamlarını kesintisiz sürdürmektedirler.
Kâfir cephenin birlikteliği, bu kadar açık bir şekilde
meydanda iken; müslümanların acziyeti, korkaklığı ve ölü taklidi yapma
onursuzluğu, bizi daha yakıcı bir şekilde kahretmektedir. Bütün kâfirler,
sınırsız bir şekilde melun siyonistleri desteklerken; müslüman idareciler ise
bombalar altında açlık, susuzluk ve ilaçsızlıktan ölen müslüman çocuklarına bir
kamyon yardımı dahi ulaştıramayacak kadar acziyet ve korkaklık içerisinde
bulunmaktadırlar.
Ebu Ubeyde’nin sözüyle; “savaşlarda su, ilaç ve tedavi
işlerini kadınlar yapmaktadır. Ey İslam ümmeti! Siz bunu da yapamayacak kadar
aciz misiniz?” diyerek, müslümanları onurlu olmaya, inançlarına ve kardeşlerine
sahip çıkmaya davet etmektedir. Gazze kan ağlıyor. Yahudiler melunlar her
dakika ölüm kusuyor. Çocukların feryatları, annelerin çığlıkları ve yaşlıların
çaresiz bakışları yeryüzünü titretiyor. Ama hâlâ müslüman idareciler kör, sağır
ve ölü taklidi yapıyor.