CHP, hafta sonu yankılarının bu haftaya
da yansıdığı vizyonsuzlukların damga vurduğu bir toplantıda “İkinci Yüzyıla
Çağrı Buluşması” adı altında vizyon belgesini açıkladı. Günler öncesinden CHP
Genel Başkanı Kılıçdaroğlu “3 Aralık’ı bekleyin” diyerek siyasete bir heyecan
getirmeye çalışmıştı. Doğrusu güzel bir hamleydi ve gözleri 3 Aralık’a
çevirmeyi başarabilmişti. O gün yaklaşınca Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı tarihte
açılışlar için Urfa’ya gideceğini açıkladı. Adeta parazit yapıp rakibinin
toplantısını sabote etti ve kendisiyle beraber İbrahim Tatlıses’i ve küf tutmuş
türkülerini günün en çok konuşulan gündem maddeleri arasına soktu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan birçok yönden yıpranmasına rağmen hâlâ gündem oluşturabiliyordu.
Kılıçdaroğlu’nun ithal ekonomi kadrosu
başta Jeremiy Rifkin olmak üzere açıklanan vizyon belgesinden daha fazla
konuşuldu. Şöyle ki;
Programlar sonrası yapılan yorumlar,
Jeremiy-İbrahim karşılaştırmalı yayınlar vizyonu sine-vizyona çevirdi. Gelelim
Kılıçdaroğlu’nun “İkinci Yüzyıl Vizyonu”na. Vizyondan geri kalanlar diye bir
başlık atsak sanırım altını şöyle doldurabiliriz; ne vizyondan ne de vizyonun
içeriğinden büyük bir kesim haberdar olmadı. En çok başta Amerikalı danışmanı
Jeremiy Rifkin olmak üzere ithal danışmanları konuşuldu. Açılışın Amerika’dan
telekonferans yöntemiyle Jeremiy Rifkin ile yapılması, adamın önem verilen bu
kritik toplantıya bilfiil katılma zahmetinde bulunmaması, katılımcıların
duvardaki resme bakıp hayal dünyasına dalması, salonda tercüme kulaklıkların
bulunmaması, adamın konuşmasında Türkiye’ye değinmemesi, ekonominin nasıl düze
çıkacağını hiç dile getirmemesi, “Kılıçdaroğlu yine hayal kırıklığına uğrattı”
yorumlarını beraberinde getirdi.
Evet, Jeremiy Rifkin açıklanan vizyon
belgesinden daha fazla konuşuldu. Katıldığı bir programda Jeremiy’nin yerli ve
milli olup olmadığı şeklindeki magazinsel sorusuna “Elbette. Kimse bizimle
yerlilik ve millilik yarışmasına kalkışmasın” cevabını veren CHP’li Gürsel
Tekin olaya bir magazin boyutunu kazandırdı. “Jeremiy Rifkin, Cezmi Rıfkı
olabilir” dalgasına yol açtı.
CHP’nin ekonomi kadrosunun yabancı
uyruklulardan olması “ileride yabancılardan buyruk alınacak” yorumlarına zemin
oluşturdu. CHP’nin yabancı ilaveli ekonomi kadrosunu yorumlayanlar “Vakıa yani
bu kadro gösterdi ki CHP’nin ülkeyi yönetecek öz kadrosu yokmuş” demekten
kendilerini alamadılar.
Adamın Amerikalı oluşu ve danışmanı
olduğu Kılıçdoroğlu’nun toplantısına katılmaması “Ülke Amerika’dan mı
yönetilecek?” sorusuna yol açtı.
Daha önce Amerika Başkanı Biden’ın,
“Erdoğan’a karşı muhalefeti desteklememiz lazım” sözlerinden sonra
Kılıçdaroğlu’nun Amerika ziyaretinin meyvesi olan Jeremiy Rifkin’i danışman
yapması “Biden’in bahsettiği destek bu destek mi” sorusu da zihinleri meşgul etti.
Kılıçdaroğlu’nun Meclis Bütçe
görüşmelerinde Ronaldo ve Messi’yi Türkiye’ye getirip ligde oynamaları
metaforunu getirerek vaziyeti kurtarmaya çalışmasına karşılık iktidar çevreleri
yabancı bir futbolcunun milli takımda oynayamayacağı metaforuyla karşılık
verdi. Nereden bakarsanız bakın vizyon toplantısı gırgır ve şamataya döndü.
Aldığı maaş ile ilgili ortada dolaşan rakamlar, züğürdün çenesini yordu.
Binnetice; vizyon arka plana düştü.
Jeremiy Rifkin’in “Nesnelerin İnterneti
ve İşbirliği Çağı” isimli bir kitabının da olduğunu öğrendik. Adam kitabında
“İnsan nüfusuyla gezegenimiz biyolojik kapasitesini uyumlu hale getirmek
kıtlıktan bolluğa doğru bir sıçrama yapmak için zenginle yoksul arasındaki
ekolojik ayak izinde yaşanan büyük orantısızlığı ortadan kaldırılmalı, bunu
yaparken de insan nüfusunu azaltmalıyız” diye yazmasıyla gelenek ve
göreneklerimize yabancı olduğunu da anlamış olduk. Adam resmen insan budamaktan
bahsediyormuş.
Genel olarak bir iki cümle ile söyleyecek
olursak Kılıçdaroğlu’na diyebiliriz ki, yine olmadı. Kasım ayını bekleyin
dediniz olmadı. 3 Aralık hikâyesi de fiyaskoyla bitti. En iyisi yeni bir tarih
denemesi…
Az daha bir gayretle bu iş olacak gibi.
Çünkü artık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güvercinleri kazıklara yumurtlamıyor.