Önümüzde yürümekte olan çarşaflı anne ve kızını
göstererek;
“Şu kız çocuğu büyüyünce kesinlikle annesi gibi
giyinmeyecek” dedim. Yanımdaki arkadaş kendinden emin bir şekilde beni
onaylayarak;
“Elbette öyle olacak, artık zaman değişiyor, her şey
kötüye gidiyor” dedi.
“Hayır, senin dediğin gibi çarşaflı olduğu için değil,
çarşafını güzel giyinmediği için” dedim.
Ben nice çarşaflı bayanlar biliyorum, siz de
biliyorsunuzdur, çocukları ve küçük kız kardeşleri “Ben büyüyünce kesinlikle
annem gibi, ablam gibi giyineceğim” diye hasretle o günleri bekliyor. Çünkü
onlar öylesine güzel giyiniyorlar. Hem sadece evlerindeki küçük kızlar değil onları
izleyen çevrelerindeki küçük kızlar da aynı şeyi söylüyorlar. Çünkü onlar
elhamdülillah hem tesettürü hem İslam’ı sevdiriyorlar.
“Örtünme Çağrısı” isimli kitapçığımı tamamladığımda en
çok karşılaştığım soru; “Tesettürün ölçüsü nedir, çarşaf mıdır, abiye ve
pardösü çarşaf yerine geçer mi, sonra çarşafın şekli nedir, İslam bunlara kesin
ölçü getirmiyor mu?” gibi sorular oldu, hala da bu sorular devam ediyor.
Elbette İslam tesettür konusunda; gayri müslimlere
benzememek, ince ve darlığından dolayı vücut hatlarını belirgin hale
getirmemek, giyimleriyle kadının erkeğe, erkeğin kadına benzememesi gibi
ilkeler belirlemiştir.
Fakat tesettürümüzle İslam’ı sevdirmek diye bir
sorumluluğumuzun olduğunu unutmayalım. Hem İslam’ın öngördüğü şekilde giyinmek
hem de başkalarını hayran bırakmak, söyleyin ikisi bir arada olamaz mı?
“Ben onu bunu bilmem ister yakışsın ister yakışmasın
ister gülsünler ister eğlensinler, İslam neyi emrediyorsa ben o şekilde
giyineceğim” diye kendi şablonunu yüzde yüz İslam olarak gören ve bu haliyle
başkalarını tesettürden uzaklaştıranlar var mı yok mu, bunu soruyorum.
Veya böyle bir düşünceden değil de, dikkatsizlikten,
itinasızlıktan, İslam’ı başkalarına sevdirme diye bir derdinin olmamasından
bunu yapanlara da söylüyoruz bunları.
Aynı şeyi erkekler için de söylüyorum, onların da en
azından bayanlarımız kadar görünümleriyle İslam’ı sevdirme yükümlülükleri
vardır. İslami camiada erkeklerin sakal bırakmaları konusunda ısrarlı olan ve
küçük hacimli “Sakal Risalesi” yazan birisi olarak aynı ölçüyü burada da
tekrarlıyorum;
Sevdirmek, başkalarını imrendirmek, İslam’ın vakar ve
mehabetini taşımak önemli bir ölçü olsa gerek. Çocuklara “Ben de büyüyünce bu
ağabey gibi olacağım” dedirtebilmek…
Erkekler için sadece saç sakal değil kılık kıyafet de
aynı derecede önemlidir. Hatta hepsinin birlikte bir uyum içerisinde olması da.
Biliyorum, mayınlı bir alana girdim; ama inşallah
zayiatsız çıkarız.