Bugün bayram… Bugün ramazanda susuzluğun, açlığın, kılınan namazların, okunan Kur’an’ların, sabırla beklenen iftarların ve sahurların mükâfatı olan bir gün… İçinde Kadir Gecesi’nin olduğu, itikâfın bir değişim ve dönüşüm yaşattığı son on gün gibi bir kıymetin hemen peşinden verilen bir mükâfat…

Belki bir sonrakine kavuşur muyuz diye iç geçirirken acaba layıkıyla faydalanabildik mi muhasebesine bizi sokan bir yeniden yapılandırma bayramı…

Çok şeyi hatırlatan bu özelliklere sahip bayramın sevincini yaşayalım derken boğazımızı tıkayan kocaman bir yumru, aklımıza geldikçe yutkunmaktan alıkoydu bizi. Gazze dedi gözlerimiz, Aksa dedi yüreğimiz, Kudüs dedi bileğimiz… Esefle yutkunmaya çalışsak da gözlerimiz görüyor gördüklerini… Başı vücudundan koparılan çocuk, hoyratça ezilen bir çiçek gibi enkazlar altında çaresizliğimize şahitlik ediyor.

Heyhat heyhat! Dünün onurlu ümmeti! Zillet bizden uzaktı, şimdi ise boğazımıza dayandı. Uzaktan izlerken soykırım soykırım Gazze’yi, izzetin vücut bulmuş halini Gazze sokaklarında, enkazların altında ve tünellerde direnen bir avuç direnişçide gördüm. Tüm azamet ve heybetiyle selam durmuş bir halde sesleniyordu bayram bayram. Sesleniyordu insanlığa, Müslümanlara ve dünyaya… Bayram, sevinçtir ama vefadır, bizi unutmadan bizimle olmanın adıdır.

Elhak doğrudur bu çağrı, haddi de hesabı da bilmek, unutmamak ve unutturmamak… Asıl bayram budur. Asıl sevinç budur. Asıl…

Güneş bir gün Gazze’den elbet doğacak. Aydınlığı yürekleri ısıttığı zaman o gün, işte o gün asıl bayram, o gün olacak. Çok uzak değil ama şimdilik çok yakın da değil. Kolay değil ama zor da değil. Karamsar hiç değil, içinde Allah’ın rahmetinden umudunu kesmeyenler var. Bu vardan olmak duasıyla kardeşlerimin bayramı mübarek olsun.