Cumhurbaşkanın gündeme getirmesiyle bir anda ülke gündemine oturan yeni bir Anayasa düşüncesi, halkın farklı kesimlerinin bir anda gündemine oturdu. Her kesim kendi düşüncesine göre yeni bir anayasanın nasıl olması gerektiği hakkında değerlendirmelerde bulundu.

    Peki yeni bir Anayasaya ihtiyacı var mıdır? 

    Cumhursuz Cumhuriyetin sahiplerini tanıyanlar bilirler ki, kuruluşundan beri anayasa sıkıntısı var bu ülkenin. Oluşturulan anayasalar jakoben kişilikli zihniyetler tarafından oluşturulmuş. Halkın genelini temsil etmekten tamamen uzaktır. Bir kaç Batı hayranı, ülkenin inancına yabancı ve karanlık yapılı kişiler tarafından oluşturulmuş ve  dar bir kesimini razı ederek oluşturulmuş eski anayasalar. Bu ülkede oluşturulan anayasalar da hiç bir zaman halk kâle alınmamıştır. Halka rağmen halk adına karar verilmiştir. Baskı, şiddetle ve yaptırımlarla uygulanmıştır. Halkın değerlerine uzak, içeriye cellad, dışarıya tavşan ruhlu, ruhsuz kişilerin ürünüdür anayasalarımız. 

     Peki yeni bir Anayasayı yapacak kesimler nasıl olmalı?      

    Açıkçası sivil anayasayı yapacak olan meclistekilerin hal ve hareketleri ulusçuluktan uzak tüm halkı kuşatacak bir anayasa çıkaracağı güveni vermiyor. O güvenden uzaktırlar. Hele ülkemizin aile yapısının temeline döşenen mayın görevi gören İstanbul sözleşmesi mimarlarıyla aynı kulisleri paylaşanlardan halkın değerlerini temsil edecek bir anayasa beklemek çok zor. İstanbul sözleşmesi ortadayken yeni bir anayasa açıkçası eskisinden çok farklı olacağı güveni vermiyor. 

     Peki, nasıl bir anayasa olmalı, derseniz cevabımız şu olacaktır: Bu kanunları düzenleyecek olanlar sonuçta insandır; dolayısıyla her insan kendi görüşüne göre kurallar koyacaktır. Bir tarafı memnun ederken, diğer tarafı tatmin edemeyecektir. Yasaları oluşturacak olan biri, insanın her şeyini bilen birisi olmalı. Ondan bir şey kaçmayacak. Her şeye gücü yetecek biri olmalı. O halde bu alana ait kuralları koyacak ya insan üstü olmalı ya da bu alandan yetki alan birileri olmalı. Bunlarda Ancak Allah(cc) , Peygamber (sav) ve Alimler olabilir.

Çünkü bu laik yasaları Müslüman halkımız istememiş. Kemalist zihniyetin ceberut kişilerin halka zorla dayattığı yasalardır. Halkımıza önce model olarak almak istedikleri  yasaları sormaları gerek. Müslüman halkımız, Fransa’dan kopyalanan ve üstüne Kemalizm’in kanlı sosu dökülerek oluşturulan yasaları istemiyor. Halkımız, inandığı değerleri temsil eden Kur'an'ı Kerimi istiyor. Bizler Kemalizm’in ilkelerini değil, tüm peygamberlerin ortak vasıfları olan ilkelerin anayasaya girmesini istiyoruz. Ayrıca model olarak Muhammed Mustafa (sav) üsvetün hasene olan hayatı en güzel model olarak takip edilmesini isteriz. 

Mustafa Kemal "Ölülerden medet ummak medeni bir toplum için utanç verici bir hadisedir" sözü doğrultusunda, 83 yıl önce ölmüş birinden medet ummaya gerek yok. Mustafa Kemal'e göre, anayasadan onun ilkeleri çıkarılması lazım. O zaman anayasaya neyi ekleyelim? Tabi ki her zaman diri olan birinin sözleri olmalı. İşte o da Allah'tır. Hiç ölmeyen, hiç kendisini uyku tutmayan, her şeyi bilen Allah'ın yasaları varken, neden fanilerin fani sözlerini alalım.

Hayatımıza yön veren Anayasanın inancımıza uygun olması gerek. Yoksa, direksiyonu Batılıların elinde olan bir ülkenin Müslüman yolcuları olarak varacağımız yer hiç de hayra alamet olmaz. Allah'ın hükmüyle hükmedenlerden olmak duasıyla...