Filistin İslami Direnişi’nin Siyonist işgalcilere yönelik
‘Aksa Tufanı’ Operasyonu devam ediyor.
İşgal rejimi, hala başına neler geldiğini bilmiyor. Kaç
ölü, kaç kaybı var. Direnişin elinde kaç esir askeri var. Kaç üssü ele
geçirildi, ne kadar araç ve gereci imha oldu, ganimet olarak Gazze’ye
götürüldü…
Elinde bir liste ve çetele yok…
Direniş ne dese onu kabul edecek…
İşgal rejiminin şefleri ve elebaşlarının yaptıkları tek şey
tehditler savurmak, Gazze’ye yönelik acımasız bombardıman emrini vermek…
Direniş, kendinden emin, ne yaptığını ve bundan sonraki
aşamada neler yapacağını hesaplamış.
Bunun karşılığında başına nelerin geleceğini, kimlerin
kendisini destekleyeceğini, kimlerin karşı duracağını da iyi biliyor.
Bu operasyona başlarken, Ya Şehadet Ya Zafer, düsturuyla
başladı.
Bu operasyonu yapmaktan başka seçeneği yoktu.
Her gün Aksa’nın kudsiyet ve hürmeti ayaklar altına
alınıyor ve bu gittikçe nitelik ve nicelik olarak artmakta.
Aksa’nın tamamen işgal edilmesinin artık an meselesi
olduğunu fark etti.
Aksa’daki murabıt kadınlara karşı çok alçak ve namertçe
saldırılar yapılmakta.
Tamamen açık hava hapishanesine dönüşmüş 45
km2 yüzölçüme sahip Gazze’deki 3 milyon Filistinli için artık hayat
çekilmez bir hale gelmiş. Gençler işsiz, aç, evlenemiyor, dışarı çıkamıyor.
Anne ve babaları çocuklarının ‘açız’ feryadını duymaktan
kendilerini kahretmekte.
Siyonist zindanlarda 36’sı kadın ve 170’i çocuk olmak üzere
yaklaşık 5 bin 200 Filistinli esir bulunmakta ve zindanların çok ağır şartları
esirler için dayanılacak seviyeyi geçti.
Her gün Filistin’in farklı noktalarında yeni Yahudi
yerleşim yerleri kurulmakta.
Filistin içinde durum bu olurken dışarda da İslam
ülkelerinin başındaki yöneticiler adım adım işgal rejimiyle açıktan görüşmekte,
ekonomik ve siyasi hatta askeri adımları atmanın plan ve hesaplarını yapmakta.
Bu durumda direnişin ‘Ya Şehadet ya Zafer’ demekten başka
bir seçeneği yok.
İran emir verdi, Rusya destek verdi, Çin göz yumdu… Mossad
her şeyden haberdardı, saldırıyı biliyordu, işgalci rejim, Gazze’ye saldırı
için bu planı bildiği halde karşı koymadı, bu iş ancak diyalog ve diplomasiyle
olur… Açıklama ve analizlerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
İşgalci rejim, yenilemez, alt edilemez değil.
Lübnan’dan tavşanlar gibi kaçtı.
Yıllarca işgal ettiği Gazze’den defolup gitti.
Bir esir askerini kurtarmak için Gazzeyi yakıp yıktı ama
kurtaramadı.
5 yıl sonra 1000 tane Filistinli tutukluyu bıraktıktan
sonra ancak askerini kurtarabildi.
10 Şubat 2009’da büyük gurur ve kibirle havadan, karadan ve
denizden acımasızca bombaladığı Gazze’ye karadan girmeye çalıştı. 22 gün
boyunca devam eden saldırı sonucunda Gazze’ye girmeyi bırak arkasında ölülerini
bırakarak kaçmak zorunda kaldı.
İşte Siyonistler ve tıynetleri budur. Ancak tanklardan,
havadan bomba atmakla, surlar ve siperler arkasına gizlenmenin dışında
Müslümanlarla savaşamaz.
Bütün bunlardan en acısı ve zor olanı, televizyon ve medyada analizci, gazeteci, araştırmacı kılığındaki mahlûkların Siyonist işgalci ağzıyla Filistin İslami Direnişini eleştirmeleri, Kudüs ve ümmet için pak kanlarını akıtan mücahitleri hedef tahtasına oturtmalarıdır.