Ailenin olmadığı veya ailenin
dağıldığı bir toplumu düşünebilir miyiz? Ya da Çoğu değer yargıların
şekillendiği yuvaların olmadığını düşünün… En basit ifadeyle gelecek nesli
yetiştiren anne baba ayrı veya birbirine düşman olduğu ortamı düşünün. Çocuğun
derdini sorunlarını sabır ve şefkatle dinleyen bir annenin olmadığı evleri düşünün…
Hayat tecrübesi ve birikimleriyle gönüllere su serpen, geleceğe dair güzel
umutlar aşılayan babanın olmadığı bir ev. Başı sıkışınca koşup sığınacağı güven
abidesi babaların olmadığı bir ev… Gönülleri okşayan sevgiyi sevmeyi şefkati
merhameti anlayış sabır ve metanetin öğretmenleri olan sevgili anne ve babanın
olmadı evleri düşünün. Tek sığınağın cep telefonu ve televizyon olan sözde
evleri düşünün.
Batıdan ithal edilen kanun ve
yasaların hedeflediği toplum profili hepimizin bildiği gibi bizim İslami ve
ahlaki yaşantımıza hatta örfümüze tamamıyla yabancıdır, zıttır. Temel
değerlerimizle hiç bir zaman uyuşmayan üstelik sürekli bizi yozlaştırmaya
kurgulanmış başta İstanbul sözleşmesi olmak üzere bir pranga gibi esir etmeye
devam ediyor. Maddi zararları olan sorunları çözdükten sonra onu telafi etmek
biraz çaba ve zaman ile hal olur. Fakat İnsanların yozlaşması körpe beyinlerin
yanlışlarla doldurulmasının telafisi çok zor belki de mümkün olmayacaktır. Nuh
tufanından kurtulan bir gemilik insan topluluğunu düşünün. Tamamı Allah’a ve Resulüne
iman etmiş; muttaki insanlardan oluşan bir topluluk. Yeryüzünde bunlarla
birlikte yepyeni ve tertemiz bir sayfa açılmıştı. Fakat gelin görün ki Tarihi
kaynaklara göre aradan geçen yaklaşık 300 yıl gibi bir süreden sonra bu muttaki
topluluğun arkasından gelen AD kavmi diye ismi geçen neslin hali nefis ve
şeytanın tam da arzu ettiği gibi şekilleniyor. Özellikle ticari ahlak olmak
üzere fuhşiyat ve zulüm her tarafta kol gezer oluyor. Neticede durum öyle bir
seviyeye geliyor ki Yüce Allah bu azgınlaşan yeni nesli(AD Kavmi) uyarması için
Hz Hud (AS) ı Peygamber olarak gönderiyor. Hz Hud (AS) ın çabaları da sonuç
vermeyince Yüce Allah’ın emriyle Bahsi geçen muttaki topluluktan sonra gelen
nesil 7 gece süren bir fırtına ile helak edildi. Ailenin yozlaşıp dağılması
direk gelecek nesillerin bozulması demektir. Devlet yetiştirme yurtlarıyla
istediği kadar insan yetiştirmeye çalışsın. Şefkatli anaların elinde yetişmeyen
nesillere siz şefkati merhameti insani değerleri saygı ve fedakarlığı
anlatamazsınız. Üstad bediuzzaman Saidi Nursi Onca ilmi ve dahiyane zekasına
rağmen En önemli derslerimi annemden aldım diyor.
Bugün
feministlerin elinde annelik makamından giderayak fersah fersah uzaklaştırılan öncelikle
kadınlarımızdan bahs ediyorum. Yine babalık rolü İstanbul sözleşmesi ve bazı
kanunlarla ellerinden alınan evden uzaklaştırmalarla aile bağları dinamitlenen
yapıdan bahs ediyorum. Dizilerle tamimiyle batının rol model olarak bize
sunduğu aile modeli oluşturulmaya çalışılıyor.
TV kanallarının büyük çoğunluğunda sunulan genç profillerinde Kızların namahrem
arkadaşlarıyla özgürlük adına dilediği kadar birlikte zaman geçirmesi
meşrulaştırılmaktadır. Hakeza Erkek çocuklarımıza yine aynı tv kanallarıyla Kız
arkadaş edinmeyi meşrulaştıran diziler yayınlayarak ahlaki yozlaşmayı hararetle
teşvik ettiklerini görüyoruz. Hakeza Annelere verilen rol modelde Kocası adeta
bir tehlike, bir rakip, haklarını elinden almaya çalışan bir zorba gibi
gösteriliyor. Babalık rolünü hem kadının hem de çocukların gözünde o kadar
boşalttılar ki; adeta baba sadece çalışıp yediren; bunun dışında ailesi
üzerinde hiçbir söz hakkı olmayan hatta namusuna dahi sahiplenmesi ayıplanır
olmuş. Anne için biçilen rol; dışarıda çalışıp iş arkadaşlarıyla piknikler
düzenlemesi, Öz güven adına çevresindekilere karşı çekici olması, kadın
haklarını savunması…vs Kısacası ne annenin annelik rolü ne babanın babalık rolü
ne de evlatların ailesine genel ahlak ve değerlerini karşı sorumluluğu asla
işlenmiyor; bilakis yok ediliyor. Nihayetinde Aile sistemli bir şekilde gerek
batı ürünü yasalarla gerek Tv ve dizilerle yozlaştırarak helak ediliyor. Soruyorum.
Aile hayatımız biterse, Allah aşkına geriye neyimiz kalır. Bedenlerimiz yaşasa
da aklen ve ruhen kısaca manen helak oluruz…Allah bizleri ve bizden sonra
gelecek nesilleri maddi ve manevi helaketlerden muhafaza eylesin. Amin