“İnsanın aklı kadar edebi, edebi kadar ederi
vardır.” Sözü ne kadar da yerli yerince söylenmiş bir sözdür.
İnsanın edebi aklıselimin
yansımasıdır ve edeptir insanı kıymetli ve aziz kılan. Edepsiz insanın bir değeri
ve ederi de yoktur zaten..
Netice de insanla hayvan
arasındaki en büyük farklardan biri de edeptir. Edep olmayınca insan, insanlık
mertebesinden, hayvanlık derekesine düşüveriyor.
Sahi bir anda ne oldu caddelere,
sahillere, parklara, mesire alanlarına? Edep ve haya yeryüzünden silindi de
haberimiz mi olmadı..
Bir yerden düğmeye basılmışçasına
alenen işlenen günahlar, rezillikler, hayasızlıklar kabul edilecek gibi değil
artık!
Metroya biniyorsunuz bir köşede
ayrı rezillik, caddeye çıkıyorsunuz ulu orta ayrı bir edepsizlik, ailece temiz
hava alalım diyorsunuz, açık alanlarda, millet bahçelerinde(!), parklarda ve
dahi cami avlularında alenen işlenen çirkin cürümler..
İnsan sadece havasızlıktan
boğulmaz, zerre kadar iman ve insaf varsa hayasızlıklar da boğar insanı...Bu
nedenle artık her yere sirayet eden edepsizlikler yüzünden, yeryüzü tüm
genişliğine rağmen boğuyor bizleri...
Hoşgörü ve demokrasi
palavralarıyla önce her türlü çirkefe karşı susmayı, her türlü edepsizliği
sineye çekmeyi, her türlü günahı kanıksamayı öğrendik ne yazık ki!
Oysa nasıldı Nebevî ölçü?
“Kim bir kötülük görürse, onu
eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle
değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine
gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân)
Elimizle değiştirmeyi çoktan
unuttuk!
Dilimizle düzeltecek cesaretimizi
kaybettik!
Kalbimizle buğzetmekten de
vazgeçtik, vazgeçeceğiz neredeyse...
Şunu iyice idrak ettirmek
gerekir, özgürlük mottolarıyla bilip bilmeden ahkâm kesen bazı insanlara..
“Özgürlük bir başkasının,
özgürlük alanına girildiği yerde biter!!!”
Avrupa’nın veya diğer
coğrafyaların sınırsız, şuursuz ve günah yüklü insanlarına öykünenler gitsin
orada yaşasın!
İslam’la yoğrulmuş bu topraklar
bu cürümleri kaldırmaz.. Arz sallanır! Arşı âlâ titrer ...
Nasıl bir zamandayız!?
Yazık ve çok yazık ki, dumansız
hava sahası isteme hakkı, denetim sistemi ve şikayet adresi var da zinasız hava
sahası isteme hakkı, denetim sistemi veya şikayet adresi yok!
Mecbur muyuz, edepsizin
edepsizliğine seyirci olmaya!?
Mecbur muyuz, çoluk çocuğumuzla,
bunlarla aynı ortamı paylaşmaya!?
Böyle bir mecburiyetimiz yok!
Neslimizi bu günah çarkına çiğnetmeyiz ve edebi tüketen hiç bir sisteme
yedirmeyiz de!
Hikmetle, güzel öğütle nasihat
edebildiğimize ederiz..
Fakat muhakkak ciddi ve caydırıcı
yasaklar konmalıdır!
Acilen, derhâl!
Ancak etkili ve yetkili makamlar
da bilsin ki, eğer açıkça işlenen onca edepsizliklere karşı sessiz
kalacaklarsa, bu dünyada seçimler marifetiyle iki elimiz koltuklarında,
ahirette de hesap marifetiyle iki elimiz yakalarında olacaktır!