Bismillah... “Evet, o inkâr edenleri ve zulmedenleri Allah ne bağışlayacak ne de onlara bir kurtuluş yolu gösterecektir.” (Nisâ 168)

Geçtiğimiz gün önüme bir video düştü. Soykırımcı İsrail’in maliye bakanı, bir televizyon programında Gazze’nin işgalini gerekçelendirirken hiç çekinmeden konuşuyordu. Mesele sadece güvenlik ya da politik değildi; açıkça “büyük İsrail hayali” ve Gazze’nin yüksek emlak değeri üzerinden pazarlık yapıyordu. Dahası, bu planın Trump’ın masasında olduğunu, hatta Trump’a Gazze’nin sahillerinden pay ayrılacağını söylüyordu. Yani siyonist çete, büyük mafya babasına şöyle diyordu: “Bizi destekle, sana da Gazze’den istediğin kadar toprak verelim.”

Ama unuttukları bir şey var: “Onlar tuzak kurarlarken, Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Enfâl 30)

BM Toplantısı ve Zillet

Birleşmiş Milletler ’de yine bildik manzara… Farsların meşhur ata sözü oturdular konuştular ve dağıldılar Herkes kürsüye çıktı, birkaç cümle söyledi ve dağıldılar. Ardından bütün umut, dönüp dolaşıp yine büyük şeytan Trump’ın eteğine tutunmaya kaldı. Oysa Trump her defasında safını siyonistlerin yana açık bir şekilde ifade etmekten çekinmiyor. Bizim sözde liderlerse Ona adeta yalvarır gibi, “Gazze’de barışı sen sağlayabilirsin, Nobel Barış Ödülünü de hak eden tek adamsın” dediler. Yani Gazze’nin umudu, bir kez daha zalimlerin desteğine bağlandı. Sözüm ona Müslüman liderler, kendi acziyetleriyle Müslüman halkların başını öne eğdiler.

Oysa herkes biliyor ki Gazze’deki vahşetin, soykırımın ve her türlü zulmün en büyük destekçisi bizzat Trump’ın kendisiydi. Her katliamın ardında onun imzası varken, gidip ondan adalet beklemek nasıl bir çelişkidir? Aslında suç biraz da bizde. Çünkü biz onları seçtik. Rabbimizin dediği gibi: “Başınıza gelen kötülükler ise nefsinizdendirler.” (Nisâ 79)

İki Devletli Çözüm ihaneti

Bugün bir de “iki devletli çözüm” masalını yeniden ısıtıp önümüze koyuyorlar. Bu masalı yıllardır İngilizler ümmeti uyutmak için kullanıyor. Ne zaman işgal ve katliamların önü alınamaz hale gelse, hemen bu söyleme sarılıyorlar. Böylece yapılan vahşetin üstünü örtmeye, zamanı kazanıp zulmü sürdürmeye çalışıyorlar.

Ateşkes müzakereleri yaptıkları heyeti katarda öldürmek istemleri neyse bu da öyle bir şey.

Oysa Filistin topraklarını işgal eden, bu mübarek toprakları Siyonistlere peşkeş çeken ve orada bir terör üssü kuran yine İngilizler değil miydi? Şimdi kalkıp, bizi kendi işgal edilmiş evimizde birer misafir gibi göstermeye çalışıyorlar. Kaldı ki, vaat edilen bu sözde devletin tam anlamıyla “devlet” olmasına da Siyonistler asla izin vermeyeceklerini yıllar öncesinden ilan etmişlerdi.

Sonun özü şudur: İki devletli çözüm denen şey, sadece hainlerin ve işgalcilerin ağzında dolaşan bir masaldan ibarettir. Filistin’in gerçek kurtuluşu ise bu masallarda değil, ümmetin birlik ve direnişinde saklıdır.

NAZMİ ORTAÇ