14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimleri açık ve gizli
ittifaklarla tarihe geçse de daha çok seçime gidilen süreçte kullanılan dil ve
hedef alınanlar açısından önemli izler bıraktı.
Cumhur İttifakı'ndan özellikle AK Parti ve MHP, rakipleri
Millet İttifakı'nı “Kandil’in belirlediği sınırlar içerisinde siyaset
yapabilen” HDP üzerinden yıpratmaya çalıştılar. Millet İttifakı'nda ise arada
bir İYİ Parti sesini yükseltse de büyük oranda CHP, siyasetini “HÜDA PAR’a
saldırı” üzerine oturtmaya çalıştı.
CHP’nin saldırgan ve hedef gösterici dili kısa sürede
etkisini gösterdi ve HÜDA PAR stantları, temsilcilikleri saldırılara uğradı.
İlginç olan ise saldırıları gerçekleştirenler, genellikle faşist ve sosyalist
gruplardı.
HÜDA PAR'ın Adana il teşkilatına gerçekleştirilen bıçaklı
saldırıda, bir kişi hayatını kaybettiğinde bile CHP ve onunla beraber aynı
masada oturanlardan siyasi nezaketin gereği olarak taziye mesajı duyulmadı.
Seçim bitti ve masa dağıldı. Masa bileşenleri zehir zemberek
açıklamalar yaparak bir diğerinin ipliğini pazara çıkardı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “masa arkadaşı” İYİ Parti’den
dolayı “Kandil’in siyasi uzantılarıyla” açıkça ittifak kuramayan CHP, bu kez
DEM adını alan “Türk solu ve Kandil vesayetindeki” siyasi parti ile açıkça
ittifak kurmaktan çekinmedi.
Cumhur İttifakında ise bu kez HÜDA PAR yoktu.
HÜDA PAR, Türkiye çapında kendi adaylarıyla “ittifaksız”
olarak seçimlere girme kararı aldı.
Seçim “Yerel” olunca HÜDA PAR adayları da daha çok “yerel”
konulara eğilerek “halkın tüm kesimlerine değecek” bir siyasi dil ve proje ile
çalışmalara başladı.
İçtenlik ve dürüstlük, özellikle “Kürt kamuoyunda” olumlu
tepkilerle karşılandı.
HÜDA PAR adaylarının Kürtçe konuşurken zorlanmaması, kimseyi
ötekileştirmemesi, geçmişin bagajları üzerinden siyaset belirleme çabasına
girmemesi, barışçı dili “birilerini” rahatsız etti.
Öğrencilerin, seçmeli ders konusunda Kürtçe ‘ye
yönlendirilmesi için çağrıda bulunan HÜDA PAR adayları ve parti kurmayları,
halkın desteğiyle karşılaştılar; ama bu arada DEM’in temsilcileri “seçmeli
Kürtçe dersinin” tuzak olduğunu iddia edip kampanyayı etkisizleştirmeye
çalıştılar.
Bu, kamuoyu açısından bir samimiyet testiydi ve amiyane
tabirle DEM bu testten çakıldı.
DEM’in Batman adayının HÜDA PAR adayıyla şehrin futbol
takımının maçında yan yana fotoğraflanması ise “kimi odakları” çok
öfkelendirmiş olmalı ki DEM, siyaset dilini bir tarafa bırakarak “sol örgüt”
jargonuyla bir açıklama yaptı, adayını tehdit etti, tabanına da “ayağınızı denk
alın” mesajı verdi. Kısa bir süre sonra da adaylarını ihraç ettiler.
Bu yetmemiş olacak ki ANF’den “kimliksiz” bir analiz
yayınlanarak “ayar süreci” tamamlanmaya çalışıldı.
Bu arada “Analiz” dediğimize bakılmasın. Biz yazının şekil
olarak analize benzetilmeye çalışılmasından dolayı öyle dedik; yoksa meselenin
ne bilgiyle ne veri analiziyle ne de analitik değerlendirmeyle bir alakası yok!
Tarih ve sosyoloji değerlendirmeleri okuyanlara saç baş
yolduracak cinsten. O konulara “şimdilik” girmiyoruz.
Sadece bazı iddialarına, çok da derin tahlillere girmeden,
“gazeteci refleksiyle” bazı izahlar getirmeye çalışacağız.
Yazının başlığı şu şekilde:
“Zaferin eşiğinde Kürtlere kurulan tuzak: Hizbulkontra- HÜDA
PAR”
Az önce belirttiğim gibi yazının tümü üzerinde
değerlendirmeyi “şimdilik” yapmıyoruz. Bazı bölümleri bağlamından koparmadan
değerlendirmeye çalışacağız.
Devam edecek…