Bugün; kameralara, yasalara
rağmen her gün artan hırsızlık olaylarından bahsedeceğim. Milletin gözünün
içine baka baka cesursa yaptıkları hırsızlığa değineceğim. Cesurlar mı yoksa
devletin yasaları mı cesaret veriyor onu bugün konuşacağız.
Batman'da gün geçmiyor ki bir
hırsızlık olayıyla karşılaşmayalım. Ülkede bir zam bir de hırsızlık almış
başını gidiyor. Dur durak bilmeden, önü alınamadan virüs gibi artıyor zam ile
hırsızlık. Oturduğumuz ortamlarda millet ya zamları konuşuyor ya da hırsızlık
vakalarını. Batman'ın gazetelerine bakıldığında hırsızlık olayları neredeyse
her gün var. Tabi medyaya yansımayanlar da var. Sebebi ise; halk devletten
umudunu kestiği için, artık emniyeti arayıp vakaları bildirmiyor haliyle. Hatta
halkta şu kanat oluşmuş: "Ön kapıdan giren hırsız bizden önce arka kapıdan
çıkıyor. Şikâyetimiz boşuna" diyorlar.
Bugün sizlere duyduğum, yaşadığım
bazı hırsızlık olaylarından bahsedeceğim biraz. İki ayda iki defa
çalıştığım Rehabilitasyon Merkezine hırsızlar dadandı. Bizim bahçeden belli
aralıklarla iki tane motorsiklet çalındı. Birinci kattaki evimizin dışarıdaki
klimanın motorunu çaldılar. Kardeşimin arabasına girip inşaat malzemelerini
çaldılar. Şubat ayı içerisinde Seyitler Mahallesindeki bir caminin elektirik
süpürgesi ve bazı malzelerini çaldılar. Esnafın dükkanına, arabasına; halkın
evine, nereyi uygun görseler giriyorlar.
Birkaç gün
önce beraber oturduğum bir grup arkadaşın bahsettiği ve fıkra olacak derecede
bir kaç olay aktarayım sizlere.
Kadının biri mutfaktan sesler
geliyor diye bakmaya gitmiş. Mutfağa girince birinin olduğunu ve elinde de
bıçak olduğunu görür. Kadın ani refleksle bağırmaya başlayınca hemen kocası
gelmiş. Kocası ile hırsız boğuşmaya başlamış. Hırsızın bir elinde tablet ile
telefon, diğer elinde ise bıçak varmış. Kocasına seslenen kadını, kocası
duymayınca kadın gidip dış kapıyı açmış ve hırsıza seslenmiş: "Kardeşim,
kapı açık kaç! Ne yapayım? Kocamı kurtarmak için aklıma bu geldi"
diyor.
Yine seyitler Mahallesinde
hırsızlar bir eve girmişler. Ev sahibi peşlerine düşmüş. Arkalarından pis
küfürler etmiş. Siz erkekseniz bir daha gelirsiniz, o zaman size gösteririm
gününüzü, der. Sonraki gün aynı eve hırsız yine girmiş. Bu sefer adam, evinin
damına çıkmış hırsıza bağırarak şunu demiş: "Vallah tu meri" (yani
sen erkeksin).
Gün geçtikçe artan hırsızlık
olaylarına bakınca insan, yasaların ve emniyetin hırsızlardan yanaymış gibi bir
algıya kapılıyor. Yoksa hırsızlık vakaları bu kadar artmazdı. İnsan hakkı adı
altında yatak odalarımıza kadar girme cüreti gösteren hırsızları kimler
koruyor? Devletin müdahale ettiği yok. Devlet de halkın, başının çaresine
bakmasına izin vermiyor. Mağdur olan halk oluyor. Ben, yasaların caydırıcı
olduğuna inanmıyorum. Her hırsızın onlarca sabıkası var. Yolda polis görünce
biz korkuyoruz aman bize bir şey sormasınlar diye. Hırsızlar emniyeti, ceza
evini, evleri bellemişler. İslam'i yasalar şart. Yeni anayasanın konuşulduğu bu
günlerde şeriatın hırsızlar için köklü çözümü lazım. Aksi halde fıkralar halinde
her gün bir hırsızlık olayı duyacağız. Evlerimizin camları korkuluklardan,
kapıları ise kilitlerden kapalı ceza evini andırıyor. Evden çıkarken bir iki
dakika kapıları açmakla vaktimiz geçiyor neredeyse. Sokaklarında
hırsızların cirit attığı bir Batman istemiyoruz. Ya devlet görevini yapsın ya
da halk kendi güvenliğini sağlasın. Devlet halktan yana mı yoksa hırsızdan yana
mı, bir karar versin!
Cuma günü gazetemizin de
manşetten verdiği "Halk Tedirgin" manşeti olayın vehametine
istinaden, HÜDA PAR Batman İl Başkanı Sayın Davut Şahin Bey yetkilileri göreve
çağırarak açıklamada bulunmuştu. Bu makaleyi yazarken, eşim dedi ki:
"Pazardan bir arkadaşımın içinde para ve kimliği olan çantasını da
çaldılar bugün." İnanıyorum ki kimin ağzını açsanız size bir kaç hırsızlık
olayını anlatacaktır. İslam'ın köklü yasalarını görmek ümidiyle...