Kassam sözcüsü Ebu Ubeyde; her gün, hür olan Müslümanlara çağrılarda bulunuyor. Mescid-i Aksa’nın esir olduğunu, siyonist katillerin büyük bir acımasızlıkla Müslümanları çocuk, yaşlı ve kadın demeden soykırıma tabi tuttuğunu söylüyor. Kendilerini, imkânsızlıklar içerisinde savunmaya devam ettiklerini ama acilen yardıma ihtiyaçları olduğunu acı acı seslenip durmaktadır.
Ümmetin bütün beldelerinin aslında işgal altında olduğunu, özgür olan tek yerin sadece Gazze olduğunu, 7 Ekim’de büyük bir şaşkınlık içerisinde öğrenmiş olduk. Tabi haklarını yemeden Yemen, Lübnan’daki gibi çok az sayıda ümmet evladının özgür kalabildiğini ve tereddütsüz bir şekilde ve canları pahasına Gazze’nin yardıma koştuklarını gördük.
Zihnen ve ruhen esir olanların bedenen özgür olmaları pek de bir anlam ifade etmiyor. Ancak zihnen ve ruhen özgür olan Yemen halkı tereddütsüz ve karşılıksız bir şekilde Gazze’ye yardım etmeye devam etmektedir. Katil Trump’ın tehditlerine ve işgal ordusunun saldırılarına rağmen bu kahraman mücahitler geri adım atmadı ve sadece Allah’tan korktukları ve O’ndan mükâfatlarını bekleyerek hür Müslümanlar olarak Gazzeli kardeşleri için işgal altındaki Tel Aviv’e füze fırlatmaya devam etmektedirler.
Ebu Ubeyde son çağrısında; “Ümmetimizin hür insanları Mescid-i Aksa’yı savunmak için savaşa katılmaya, Gazze’yi desteklemeye devam etmeye ve siyonist israil saldırganlığını durdurmaya çağırıyoruz.” diyerek bütün hür insanlara çağrıda bulundu. Bedenen özgür olduğu halde ruhen ve zihnen esir olanlar bu çağrıyı şimdiye kadar duymadılar, duymak istemediler. Bu Ramazan ayı bile bu esir ruhlu Müslümanları özgürleştiremedi.
Siyonist işgalcilerin, güçten başka hiçbir şeyden anlamadıklarını bu süreçte net bir şekilde bir kez daha gördük. İşte onlara karşı bu gücü ortaya koyacak olanlar da ancak özgür insanlar olabilir. Özgür olan Yemen ve Lübnan’daki Müslümanlar, imkânsızlıklar içerisinde ama kendi gerçeklikleri oranında güçlerini ortaya koyuyorlar ve Gazzeli kardeşlerine karşı İslami yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışıyorlar. Küfür cephesinin, kendilerine yönelik bütün acımasız saldırılarına rağmen geri adım atmaksızın yardım etmeyi sürdürmektedirler.
Ama geride kalan iki milyarlık İslam âleminin zihnen ve ruhen işgal altında olmasından dolayı ve hele idarecilerinin neredeyse tamamının küfür cephesinin bir piyonu durumuna düşmüş olmaları; İslam’ın bir gereği olan özgürlüğün izzet ve şerefini de çoktan kaybetmiş olduklarını bize göstermektedir. Ruhen köle durumuna düşünce, özgürlük de Müslümanca direnme ruhu da Müslüman kardeşine yardım etme onuru da insanı terk edip gider.
Ama bir avuç ruhen özgür Yemenli mümin, zihnen de özgür olmanın bir neticesi olarak; dünya zulüm düzenine karşı, onurluca ayağa kalkmış vaziyettedirler. ABD öncülüğündeki küfür cephesinin saldırı ve ablukalarına rağmen; bu özgür iradeli mücahitler siyonist işgal çetesine yönelik füze saldırılarını sürdürmeye devam etmektedirler. Şehitlerine ve ciddi maddi kayıplarına rağmen özgür ve izzet sahibi olmanın gereğini yerine getirmeye devam etmektedirler.
Bu hak-batıl savaşında, bu özgür insanların duruşları, yardımları ve zulüm düzenine karşı izzetli karşı çıkışları tarih boyunca hayırla yâd edilecektir. Bu asil duruş ve özgür kalma istikameti yeni nesillerin özlemi ve istikameti olacaktır inşallah…