Geçmişte
olduğu gibi bugün de yine ciddi bir enflasyonla karşı karşıyayız.
Bu problemi
ortadan kaldırmak için geçmişten bugüne iktidarlar değişti, yeni iktisadi modeller
duyuruldu ve uygulandı. Gelinen aşama da hiçbirinin fayda vermediğine aksine
problemi daha fazla arttırdığına şahit oluyoruz.
Zengin daha
zengin fakir daha fakir hale geldi. Zenginle fakir arasındaki makas açıldıkça
açıldı.
Problem
büyüyerek devam ediyor olmasına rağmen, problemin kaynağından ziyade problemin
sonuçları konuşuluyor. Sayıların düşüşü ve yükselişini izlemekle adeta kör
olduk.
Şunu iyice
bilmeliyiz ki sonuçları konuşarak hiçbir problemi çözemeyiz. Bugünkü iktisadi
krizi ekonomi bakanını, merkez bankası başkanını değiştirerek ortadan
kaldıramayız. Daha da ileriye gidip şunu da söyleyeyim; faizi indirip
yükselterek de bu problemi çözemeyiz.
Faiz sebep
enflasyon sonuç veyahut enflasyon sebep faiz sonuç teorilerini bir kenara
bırakıp gerçeği görmeliyiz, gerçeğe odaklanmalıyız. Tüm bunlardan dolayı çözüm
için kaynağa inmeliyiz.
Gerçek
şudur; sistem sebep faiz ve enflasyon sonuçtur. Bu sebeple sorunun kaynağı olan
sistemi gündeme almalıyız.
100 yıla
yakın geçmişin ve bugünün ışığında gerçek sebebe ve gerçek sonuçlara
baktığımızda şunları görüyoruz:
Sistem sebep,
zenginin kayırılması ve fakirin dışlanması sonuçtur. Sistem sebep, yığınla
üniversiteli işsiz sonuçtur. Sistem sebep, malzemeden çalan müteahhit sonuçtur.
Sistem sebep, rüşvet alan, torpil yapan sonuçtur. Sistem sebep, fırsatçılık ve
stokçuluk sonuçtur. Sistem sebep, iş ve dış güvenliğe harcanan milyarlarca
dolar sonuçtur. Sistem sebep, israf sonuçtur. Sistem sebep, kadına şiddet
sonuçtur. Sistem sebep, nafaka almak için evlenip boşananlar sonuçtur. Sistem
sebep, çocuk istismarı sonuçtur. Sistem sebep yasal tefeciler sonuçtur. Sistem
sebep ahlaksızlık sonuçtur.
Dolayısıyla
sebep ve sonuçlar bu kadar açıkken, iktisadi çözümü McKinsey gibi Amerika’nın
ekonomi danışmanlığı yapan şirketlerinin kapısında aramamalıyız. Dünyanın en
iyi iktisatçısını dahi getirseniz ahlaksız bir toplum yetiştiren bu sistemde
çözüm üretemez. Çünkü ahlaki kalkınma olmadan, adil bir maddi kalkınma
gerçekleşmez.
Bu
toprakların bağrından meydana getirilecek yepyeni bir sisteme ihtiyacımız var. İktisat
ilmiyle hemhal olmayan okuyucularımız şunu diyebilirler; ekonominin bu
söylenenlerle ne alakası var.
İktisat
sosyal bir olgudur. Ülkede var olan her şey zincirin halkaları misali,
birbirine bağlıdır ve birbirini etkiler. Ve bu zincirin sonucunda bazı sayılar
meydana gelir. Sayılar ise iktisadi bütünlüğün dilidir. Esasen iktisat
dediğimiz şey, toplumun içinin dışa vurulmuş; sayılara dökülmüş halidir.
Ezcümle yere tükürmeniz veya çöp atmanız dahi iktisadı etkiler.
Çoğulculuğa
sahip, dilleri ve renkleri inkar etmeyecek, ahlaksızlığı teşvik etmeyecek, hukukun
üstünlüğünü koruyacak, vatandaşını tanıyacak ve ona göre şekillenecek, ahlaklı
ve eğitimli nesiller yetiştirecek bir
sistem tüm problemlerimize çözüm olacaktır.
Sistemin koruyuculuğunu yaparak geleceklerini
teminat altına alanlara,
sistemin değişimi ve yeni bir sistemin inşası
için yola çıkıp, duble yollarda kaybolanlara rağmen yeni bir sistem hayal
değil, haktır ve mümkündür.