Geçtiğimiz günlerde Adana’da HÜDA PAR İl Başkanlığı’na 72
yaşındaki biri tarafından bıçaklı bir saldırı gerçekleşti. Bıçaklı saldırıda İl
Başkanı Salih Demir yaralanırken İl Sekreteri Sacit Pişgin ise şehid edildi. Allah-u
Teâlâ şehid edilen güzel insan Sacit kardeşimizin şehadetini kabul eylesin,
mekânı cennet, makamı âlî olsun.
Secdedeyken şehid edilmek, her insana nasip olmayan bir
mertebedir. İsmiyle müsemma Sacid kardeşimize Rabbimiz secde anında şehadet
şerbetini içmeyi nasip etti. Demek ki layık bir insanmış. Gerçi hayatı boyunca
yaptığı İslami hizmetlere baktığımızda gerçekten de layık biri olduğu
görüyoruz. Gayretli kardeşimiz zaten şehid gibi yaşamış, Allah da ona şehadeti
nasip etmiş.
İslami hizmet yolunda şehid edilen diğer arkadaşları Yasin,
Turan ve Aytaç gibi Sacidimizin de kanı İslami davanın önünü daha fazla
açacaktır. Çünkü şehidlerin kanı berekettir. Şehadet bir kayıp değil bilakis
kazançtır.
Evet, Sacidimizin gidişine üzüldük, mazlumca şehadetine
gözyaşı döktük, geride bıraktığı çocuklarına baktığımızda hüzne boğulduk ama eminiz
ki bu gidiş birçok güzelliği de, birçok kazancı da beraberinde getirecektir. Bundan
sebep biliyoruz ki Sacid kardeşimiz kazandı, dava kazandı, İslam ve Müslümanlar
kazandı.
Mübarek olsun Sacid kardeşimizin şehadeti bir kez daha. Yolu
yolumuz, davası davamızdır. Bize düşen; emanetlerine sahip çıkmaktır, davasını
sürdürmektir, iyilik tohumları ekmeye devam etmektir, yolunu kaybetmişlere yol
göstermektir.
Evet, yaklaşık bir haftadır bu saldırıyla ilgili çok
muhtelif yorumlar yapılıyor; kimi bu menfur saldırının münferit olduğunu, kimi
ise bu saldırının derin bir bağlantısının olduğunu söylüyor. Herkesin merak
ettiği ve bir an önce açığa çıkmasını istediği konu bu. Saldırı ile ilgili
detaylar ve katilin bağlantıları tam olarak öğrenildiğinde bazı hususlar da
netleşecektir muhakkak.
Katil ifadesinde söyledikleriyle hiç kimseyi inandırmış
değildir. Dolaysıyla bu saldırının bağlantılarına, oluş şekline ve en önemlisi
de bu saldırının yapılmasına sebep olduğu düşünülen gelişmelere bakmakta fayda
vardır.
Hatırlarsınız; 14 Mayıs seçimleri sürecinde CHP, Zafer
Partisi gibi partiler başta olmak üzere kimi siyasetçi ve yazar-çizerler HÜDA
PAR’ı kriminalize ederek söylemler geliştiriyordu. Toplum nezdinde olumsuz
algılar oluşturarak HÜDA PAR’ı milletin gözünde suçlu gösterme çabasındaydılar.
Millet İttifakı’nın ana partisi CHP seçim kampanyasının
tamamını neredeyse HÜDA PAR üzerinde şekillendirdi. Öyle ki kullanılan dil
beraberinde HÜDA PAR’a yönelik saldırıları getirdi. Seçim sürecinde HÜDA PAR’ın
Mersin’de kurmuş olduğu seçim standına silahlı saldırı gerçekleşti. Aynı
şekilde Trabzon’da da kurulan HÜDA PAR standına saldırılar oldu.
Tüm bunlar sorumsuz siyasetçilerin kullandıkları sorunlu
dilden kaynaklandı. HÜDA PAR’A yönelik nefret ettirici, kimi zaman da
şeytanlaştırıcı dil seçmenlerin ayrışmasına ve düşman görülmesine sebep oldu.
HÜDA PAR ısrarla şiddeti teşvik eden nefret dilinin toplum
üzerinde olumsuz davranışlara neden olduğunu ve olacağını belirterek
siyasetçilerin sorumlu ve kucaklayıcı bir üslup kullanmaları gerektiğini tembih
etti. Ama, “amaca ulaşmak için her yol mubahtır” anlayışında olan siyasetçiler
bu uyarı ve hatırlatmalara sarf-ı nazar etti.
Adana’da yaşanan menfur saldırı siyaset kurumu başta olmak
üzere toplumun tüm bileşenlerine çatışmacı ve düşmanlaştırıcı dilin ve
anlayışın derhal terk edilmesi gerektiğini hatırlattı. Çünkü ne yazık ki siyasi
popülizm gereği kullanılan çatışmacı dilin bedelini mazlumlar ödüyor.
Bu hakikatin farkında olunarak ilkeli bir siyasetin, sorumlu
ve birleştirici bir anlayışın siyaset kurumunda hâkim olması için tüm duyarlı
siyasilere ciddi anlamda sorumluluklar düşüyor.
Umarım bu anlayışı hâkim kılmak için tüm siyasi partiler
üzerine düşen mesuliyeti yerine getirir ve böylece Adana’daki gibi menfur bir olay
bir daha yaşanmaz.
Bu vesileyle Şehid Sacid kardeşimizi bir daha rahmetle
anıyorum. Ve inşallah en kısa zamanda bu menfur olay tam anlamıyla aydınlanır,
detaylar ve ayrıntılar ortaya çıkar ve herkes hak ettiğini bulur.