Resulullah’ın yanında mıyız? Onun taraftarı mıyız? Onunla birlikte miyiz? Onun izinden mi gidiyoruz? O gerçekten bizim için, kültürel, sosyal, ailevi ve en önemlisi siyasi ve askeri hayatımızda bir önder mi? Rehberliğini kabul ettiğimiz bir rol model mi?
Biliyorsunuz; mübarek Mevlid-i Nebi iklimindeyiz… Türkiye’mizin birçok şehrinde, özellikle de Kürt illerinde halkımız büyük bir coşkuyla on binler halinde meydanlara dökülüp peygambere olan aşkını, sevdasını, muhabbetini haykırıyor. İnsanımız peygambere olan aşkında, sevdasında samimi. Bu samimiyet her hallerinden belli. Dinmeyen yağmura, soğuğa rağmen, ıslanmaya, üşümeye aldırmadan, kadın, erkek, çocuk, peygamber aşkıyla saatlerce meydanlarda büyük bir coşku yaşayan insanımız Resulullah’ın yanında olmanın ne olduğunu bilmeli. Buna hakkı var… Bu sevdanın, bu samimi aşkın, muhabbettin içi doldurulmalı…
Bu yıl Peygamber Sevdalılarının seçtiği direniş rehberi teması peygamberin yanında olmanın ne anlama geldiğinin anlaşılması için atılmış önemli bir adımdır. Âlimler, aydınlar, yazarlar, hatipler, davetçiler bu adımın devamını getirip halkımızın bu konuda bilinçlenmesi için azami gayret sarf etmelidirler. Ki kimin peygamberin yanında durduğu, kimin bağlılık ve muhabbetinin sahte olduğu anlaşılsın. Halkımız gerçek peygamber dostlarını, yarenlerini tanısın?
Peygamberin yanında durmanın, onun çizgisini sürdürmenin ne olduğuyla ilgili Kur’an’da çok açık beyanlar vardır.
Yüce Kur’an’a bakalım; “Muhammed Allah’ın peygamberidir, onunla birlikte olanlar kafirlere karşı şiddetli, mü’minlere karşı alçak gönüllüdürler” diyor şanı yüce Allah’ın kelamı…
Kur’an bize bir ölçü vermiş. Kur’an buyuruyor ki, Muhammed Allah’ın peygamberidir, Allah’ın elçisidir. O ve onunla birlikte olanlar, onun taraftarları, onun çizgisini sürdürenler kafirlere karşı pek çetindirler, pek serttirler. Peygamberin taraftarları kafirlerle asla dostluk kurmazlar, onlarla yardımlaşmazlar, onları müttefik kabul etmezler. Eğer yürüdüğün yol, sürdürdüğün politika, söylemlerin, eylemlerin kafirleri öfkelendirmiyorsa, üzmüyorsa, korkutmuyorsa, onlara zarar vermiyorsa sen peygamberin yanında değilsin demektir. Bilakis yapıp ettiklerinle kafirleri memnun ediyorsan, onlardan övgü alıyorsan, çıkarlarına hizmet ediyorsan sen peygamberin taraftarı değilsin.
Ama tam tersi olduğunu görüyorsan, tuttuğun yol İslam düşmanlarını, Amerika ve İsrail’i, Batılı kafirleri öfkelendiriyor, kızdırıyorsa, sana karşı harekete geçiyorlarsa, seni düşman ilan edip zarar vermeye çalışıyorlarsa bil ki sen peygamberin tarafındasın, onun yolunun izleyicisin…
Yine Kur’an buyuruyor ki, Peygamber ve onun yanında olanlar mü’minlere karşı alçak gönüllüdürler. Eğer sen söylem ve eylemlerinde Müslümanlara, İslam ümmetine, din kardeşlerine hizmet ediyor, onların yardımına koşuyor, kafirlerin plan ve projelerini akamete uğratıyor, İslam ümmetinin vahdeti ve birliği için çabalıyorsan sen peygamberin yolundasın. Müslümanlar arası ihtilafları körüklemiyor, ümmeti zillete düşüren iç savaşları ve kardeş kavgasını bitirmek için büyük bir sabır, gayret ve tahammül gösteriyor, zararına da olsa ümmetin izzeti için bazı sıkıntılara göğüs gerip alttan alıyor, Müslümanlara merhamet ve şefkat, alçak gönüllülük kollarını açıp onları kucaklıyorsan sen peygamberin yanındasın, onun taraftarısın demektir.
Ama İslam düşmanlarına karşı zillet elbisesine bürünüp Müslümanlara, İslam ülkelerine, İslam ümmetine aslan kesiliyorsan sen peygamberin yanında değilsin demektir. İktidarını korumak, ulusal çıkarlarına hizmet etmek, düşmandan gelecek belaları def etmek, kişisel ve partisel çıkarlarını kaybetmemek bahanesiyle İslam düşmanlarına, Amerika ve İsrail’e göstermediğin öfke, hışım ve gazabı din kardeşine gösteriyor, onu ötekileştiriyor, düşman ilan ediyor, linçe uğratıyor, iç ihtilafları körükleyip İslam topraklarını işgal ve sömürüye açık hale getiriyorsan sabahtan akşama, her gün peygambere salavatlar getirip övgüler dizsen bile sen peygamberin yanında değilsin demektir.
Bu Kur’an’ın ölçüsüdür, Kur’an’ın buyruğudur. Yüce Allah’ın sınıflandırmasıdır…