Ülke gündemi oldukça yoğun..
Hem zaten ne zaman yoğun olmadı ki?
Dünyanın dört bir tarafında ise zulümler, savaşlar devam ediyor..
Gazze’nin durumu ortada..
Hülâsa zihinlerimiz meşgul, duygularımız yoğun, kalplerimiz yorgun, hislerimiz karışık bir haldeyiz..
Ama tüm bu karmaşanın ortasında, kapkaranlık bulutlar arkasından gülümseyen güneş misali gelen mübarek Ramazan Ayı, ilaç gibi geldi..
Rahmet ve bereket yağmurları altında, Rahim u Rahman’a sırılsıklam aşık olanların, aşklarını tazeledikleri bu demlerde, naçizane bir şekilde manevi irtifamı ne kadar yükseltebilirim veya mübarek Ramazan Ayı’nda ulaştığım irtifayı nasıl koruyabilirim, derdinde ve gayretinde olan garipler de var elbette.
Bu metaforik benzetmeler, bazılarına ütopik gelebilir..
Ama mübarek Ramazan Ayı’nı idrak edip, bu idrake yakışacak bir irade gösterme gayretinde olanlar için durum hiç de öyle değil..
Zira Ramazan, Allah’a ve ahiret gününe yakînen iman eden ve bu doğrultuda bir yaşam sürdürmek isteyenler için, kırmızı ve kalınca bir çizgidir..
Aynı zamanda keskin ve net..
Bu sebeple yıllık zamanı, üçe ayırırlar:
Ramazan öncesi – Ramazan ve Ramazan sonrası...
Bakınız, Rabb’imiz Ramazan Ayı ile ilgili şöyle buyuruyor:
“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Furkan’ın/ Kur’an’ın indirildiği aydır...”(Bakara,186)
Kur’an ayı olan Ramazan Ayı’nda Kur’an’ın istediği insan modeline ulaşma gayretinde olanlar bu ayda, aynı zamanda hayatlarındaki ve bizatihi kendilerindeki doğruları ve eğrileri bu vesileyle muhakeme ederler..
Kendilerini manevi bir Check up sürecine alıp, tetkik ederler. Olası sıkıntıları bertaraf etmek için, erken teşhis ve müdahale hedefiyle gayret ederler...
Nefsin zaaflarından, şeytanın türlü tuzaklarından korunmanın yollarını bulmaya gayret edip, af ve tövbe kapısında “kul” olurlar.
Elbette böyle güzel kullar var. Şahit olduğumuz bu güzel insanların varlığına ne kadar şükretsek azdır.
Hem mübarek Ramazan Ayı’nın bir hikmeti de, güzelleri daha bir güzel, “çirkini” bile güzelleştiren bir ay olması değil midir?
Dünya ve ahiretin nasipsizleri, ebedi çirkinler bir tarafa, hiç ummadığımız “çirkin” insanlar bile, nispeten güzelleşiyor bu ayda dersek, hiç abartmış olmayız.
Buraya kadar tamam...
Ama ne oluyorsa oluyor, mübarek aydan sonra istisnasız, herkeste manevi bir irtifa kaybı yaşanıyor.
Kur’an okuma seviyesi düşüyor, Kur’an’la buluşma aralığı açılıyor..
Teravihlerin, teheccüdlerin yerini başka şeyler alıyor..
Tutulan oruçların, çekilen açlıkların yerini, dolu mideler ve nefsin bitmez tükenmez istekleri alıyor...
Uzun duaların, güzel zikirlerin, feyizli sohbetlerin, birbirinden faydalı ilimlerden neşet eden fikirlerin yerini değişik malayani meşguliyetler alıyor..
Maalesef ki, mübarek Ramazan Ayı’nda girilen manevi check up ve sonuçları, sonuçlarına dair hazırlanan reçeteler, niyet edilen ve Ramazan’da pratiğe geçirilmeye başlanan salih ameller, mazide kalıyor.
İşte bunun için, tam da derdimize derman olan şu ayetleri hatırlamak iyi olacaktır biiznillah.
“Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.”(İnşirah 7-8)
Şurası bir hakikattir ki, Kâinat boşluk kabul etmiyor. Her anlamda..
“Hak ile meşgul olmayınca, batıl istila ediyor” insanı..
Bu sebeple mübarek Ramazan Ayı’nın sonlarına geldiğimiz şu günlerde, önümüzdeki yıla çekidüzen verecek ve mübarek ayda edindiğimiz güzel hasletleri, ibadetleri devam ettirecek, içine girdiğimiz güzel haleti ruhiyeyi ve manevi irtifamızı koruyacak bir checklist/ kontrol listesi oluşturmak son derece kurtarıcı bir çözüm olacaktır kanaatindeyiz.
Manevi düşüşler ve Allah muhafaza yerlere, diplere çakılma durumuna karşı, bir nevi tedbir, plan ve program da diyebiliriz...