“Ey iman edenler, şu inkar eden müşrikler bugün
dininizi söndürmekten ümitlerini kesmişlerdir. Artık bundan böyle onlardan
korkmayınız; ancak benden korkunuz. Bugün dininizi kemale erdirdim ve size
ihsan ettiğim nimetimi tamamladım. Din olarak da İslâm’ı seçtim.” (Mâide 3)
Kafirler, tarihin her döneminde her coğrafyada
ellerindeki her türlü şerli yetenekle müslüman toplumun imanını, Allah ve
Resulüne teslimiyetini, takvasını, ihlasını ve itaatini zayıflatmak için var
güçleriyle çalışmaktan hiç geri durmadılar, bundan sonra da durmayacaklar.
Ellerindeki imkanlar sadece iletişim araçları, para,
siyaset, demokrasi ve laiklikle sınırlı değil.
Müslüman toplumun ilimden, marifetten, İslami
kaynaklardan uzaklığını kullanıyorlar.
İslam alimlerinin itibarlarının zayıflatılmış olmasını
kullanıyorlar.
Müslüman yığınların dünyaya fazlaca dalmasını, ahiret
tasavvurlarının yer yer gevşemesini kullanıyorlar.
Yakın geçmişlerinde “İslamcı” olarak bilinen kimi
isimlerin dava şuurlarının makam, maslahat ve nihayetinde menfaate evrildiği
yozlaşma süreçlerini kullanıyorlar.
Batı sokağının büyüsüne kapılıp kendi mahallesini
demode gören eziklerin onlara dağıttıkları gülücükleri kullanıyorlar.
Tabi ki, Kemalizme yanlışlıkla yapılmış en ufak bir
espriye bile zerre kadar toleransı olmazken, dini sabitelere yönelik en ağır
hakarete ise engin hoşgörü ile muamele eden devlet yönetiminin bu konforlu
adaletini kullanıyorlar.
Ne kadar şüphe yayarlarsa bunu büyük bir başarı olarak
görüyorlar.
Ne kadar çok gündemde kalırlarsa bunu meşruiyet
karinesi kabul ediyorlar.
Ve zamanlamayı da es geçmiyorlar:
Herkesin Filistin’in acısına odaklandığı, boykotun
etkisini gördüğü bir vakti seçiyorlar.
Milyonlarca müslümanın İslamın beş şartından biri olan
Haccı eda etmek için mübarek vakitlerde, mübarek mekanlara doğru seferde olduğu
bir müstesna zamanı seçiyorlar.
Kur’an-ı Kerim korunduğu için o kaleye hiç
yanaşmıyorlar.
Kur’an ayetlerini tahrif edemedikleri için ayetlerden
bahsetmiyorlar.
Kur’an’ın fesahat, belagat, ahenk, tutarlılık gibi
sayısız mucizesi karşısında çaresizliklerini bildikleri için o sahada asla maça
çıkmıyorlar.
Sonra Mekke’de müşriklerin, Medine’de yahudilerin ve
münafıkların izlediği yolu güncelliyorlar.
“Mecnundur diyelim, kahindir diyelim, şairdir diyelim,
anne baba ile çocuğun kardeşle kardeşin arasını ayıran bir sihirbazdır
diyelim.”
Ateisti, deisti, agnostiki, zındığı, faşisti, seküleri
birbirlerine sufle vererek geçmişi kurcalıyorlar da kurcalıyorlar..
Sonra “bulduuuum” diyerek fırlıyorlar.
“Dokuz yaşındaki çocukla evlenmiş. Bakın bakın kendi
Hadis kitaplarında da böyle yazıyor. Bunu öyle bir işleyelim ki duymayan
kalmasın ve kafalarında kuşku oluşsun.”
Bir İblis, itiraz eder gibi diyor ki: “Ama ne o
dönemde ne de on beş asır boyunca Peygamber düşmanı olan hiç kimse buradan
yürümemiş, bu numara tutar mı?”
Diğer İblis: “Onu düşünecek bir süre vermeyeceğiz,
sürekli demagoji ile yaygara yapacağız, biraz mantık, biraz felsefe biraz bilim
katıp özellikle gençleri hedef alacağız. Gençler o kattığımız mantığın ve
felsefenin yalan yanlış olduğunu nereden bilecekler, öğrenene kadar da zaten
biz hedefimize ulaşacağız.”
Öteki tekrar lafa giriyor: “İyi de bunların bir sürü
okumuşu var, bu konuları enine boyuna biliyorlar, bizim iddialarımızı çok kolay
çürütürler.”
Israr ediyor diğeri: “Önemli olan ‘bakın çocukla
evlenmiş’ diye sürekli tekrarlayıp durmak, şu anda nasıl ki feminizmi dindar
kadınlarının çoğuna aşıladık, devletin tüm işleyişi gibi eğitiminin de dini bir
referansı yok, hem şu anda kim ne bilecek eski Arap bölgelerindeki evlilik ve
yaş mevzusunu ya da kim tarihi kayıtların ispatladığı şeylerin peşine düşecek,
hem herkes evlilikte on sekiz yaş sınırını her yer ve her zaman için kayıtsız
şartsız kabul etmişken bundan daha uygun bir malzeme mi olur.”
“Gerçekten onlar orada şeytanı taşlarken biz de burada
bütün müslüman zihinleri taşlarız işte fena mı?”
Çok çabaladılar ancak istediklerini elde edemediler.
Çünkü dedikleri konu, zannettikleri gibi elverişli
olsaydı kendilerinden önceki kefereler buna dalmakta zerre tereddüt etmezlerdi.
Ne oldu şimdi?
Daha önce münafıkların Hz. Ayşe annemize attıkları
iftira gibi sapkın nefesleriyle şişirdikleri balonları ellerinde patladı. Rezil
oldular. Müslüman gençler dinin ne kadar sağlam olduğunu bir kez daha gördüler.
Yine başaramadı İblis.
Elhamdülillah.