Katoliklerin dini lideri Papa, Irak’a bir ziyaret
gerçekleştirdi. Ziyaret, manidar bulundu ve farklı boyutlarda tartışma konusu
haline geldi. AB/D küfür cephesinin yakıp yıktığı ve halen işgal altında
tuttuğu Irak’ta, bu papazın barıştan bahsetmesi, tamamen yıkılmış şehir
harabeleri önünde poz vererek, batılı barbarlara tek bir kınama da dahi
bulunmaması aslında ziyaretinin gerçek amacının siyasi, askeri, kültürel ve
dini derinliğini bize açıkça ifade etmektedir.
Siyasi olarak, kurumsal bir kimlik ile bu ziyareti
gerçekleştirmesi; İslam âleminin parçalanmışlığını ve kurumsal bir dini
temsiliyyetin olmayışını göstermek istedi. İçimizden bazı beyinsizlerin
Papa’nın ziyaretini, Şii-Sünni ihtilafını körüklemeye malzeme oluşturması ise
kelimenin tam anlamıyla trajikomik bir pespayeliği örneği oldu. İçimizdeki
ihtilaf ve ayrılıkları düşmanlığa çevirenlerin bu barbarlar olduğunu
anlamayacak kadar beyin özürlü olan bu mankurtların, Papa’nın sevgisini ne
kadar kazandıklarını bir bilselerdi!
Askeri olarak, tahrip edilmiş ve harabeye çevrilmiş
şehir görüntüleri önünde poz veren bu dini lider!? Aslında “istediğimiz yeri,
istediğimiz zaman ve istediğimiz kadar işgal eder, virane haline getiririz ve
siz acziyet içerisinde bize boyun eğmeye mahkûm olursunuz” demek istemektedir.
Hele ‘İşid’e bu silahları kim satıyor’ şeklinde aklımızla alay etmesi, ibretlik
bir vesika olarak hafızalarımıza kazındı.
Bir onurlu şahıs ta karşısına çıkıp; ‘Pkk-Pyd’ye kim
silah veriyorsa, siyonoist teröristleri kim besliyorsa bunlara da silah
sağlamaktadır. Yemen’i kim işgal edip binlerce bebeğin açlıktan ölmesine
sebebiyet veriyorsa, Afganistan’ı yıllarca işgal altında tutup harabeye
çevirmişse, işte İşid’e silahları bu alçak barbarlar veriyor’ diyebilseydi,
belki yüzü biraz kızarır ve bizimle açıkça dalga geçmekten vazgeçerdi.
Ama bütün batılı katillerin başpapazı olarak çıktığı
bu teftişte; ‘katil mutlaka olay yerine gelir’ kanaatini bir kez daha ispat
etmiş oldu. Hele barış ve huzur içinde yaşamanın gerekliliğinden dem vurması ise
batılı barbarlığını ve utanmazlığını bir kez daha bize gösterdi. Irak ve Suriye
başta olmak üzere neredeyse bütün İslam ülkelerinin, batılıların işgali altında
olduğu, milyonlarca mülteci ve parçalanmış aile ve bir o kadarının katliamdan
geçirilmesinin, başpapazı olduğu batılı katiller tarafından
gerçekleştirildiğinden ise hiç bahsetmedi.
İçimizden beyni iğdiş edilmiş olanlar ve diğer İslam
beldelerinde şahsiyetini tümden kaybetmiş bazı kalemler ise bu ziyaretin
gerekliliğini, barışa ve huzura olası katkılarını ve bu dini liderin(!?) global
ölçekte ehemmiyetini, güzellemeler eşliğinde bize yutturmaya özel gayret
gösterdiler. Ancak haçlı seferlerindeki başpapazın hedefi, misyonu ve hayalleri
ne ise; şimdi de daha büyük bir hedefle, daha önemli bir misyonla ve daha büyük
hayallerle bu teftişlere çıktığını biz müslümanların net olarak bilmesi
gerekir.
Batı, küfründen vazgeçmeyeceği gibi yetiştirdiği
katillerin katliamlarından da vazgeçmeyeceğini bilmemiz lazımdır. İslam ümmeti
içerisinde ‘bir Selahaddin’in çıkıp başpapazın yetiştirip üzerimize saldığı
katillere dur demediği müddetçe, bize yönelik saldırılar, işgaller, katliamlar,
harabe şehirler ve papaz teftişleri son bulmayacaktır.