Esareti kabul etmek, işgalden çok daha kötüdür. İşgalleri bilirsiniz, özgürlüğü hayal edersiniz ve işgalin bitmesi için fırsat kollarsınız. Bu fırsatı bulduğunuzda da mücadele edersiniz, direnirsiniz ve özgürlüğünüz için gerekirse canınızı verirsiniz. Tarihteki birçok millet bu şekilde özgürlüğünü elde etmiştir. Fakat esarete teslim olmak bir millet için en kötü durumdur. Günümüzde Gazzeliler, özgürlük için tüm Müslüman ülkelere canlı bir şekilde ders veriyor.

Gazzelilerin, tarihi direnişi sonrası yıkıntılar arasında da olsa evlerine geri dönmeleri sıradan bir olay değildir. Bu bir özgürlük ve iman ruhudur. Siyonist israile diz çöktüren Gazzeliler, şimdi de Trump’ın tehdidiyle karşı karşıyadır.  İlk defa ABD, Filistinlilerin karşısına doğrudan çıkıyor. Bu tarihi bir hadisedir. Devasa bir güç olan ABD, yıkılmış ve soykırıma uğramış Gazzelileri direk hedef alıyor. Oraya asker göndereceğini söyleyecek kadar alçalabiliyor. Bu net olarak tarihi bir kırılmadır ve kendi medeniyetlerinin insanlık nazarında çöküş sürecidir.

 ABD, kendi partneri olan israilin Gazze’de başarılı olacağına inanıyordu. Siyonistler de başarılı olacaklarına adapte olmuştu… Fakat her ikisi de Gazze’de direniş karşısında çuvalladı ve ateşkes yapmak zorunda kaldılar. Şimdi de Trump’ın bu yeni hamlesiyle Avrupa ve Batının medeniyet kavramları tarihe gömülmüştür. Gazzeliler, bir buçuk yıla yakındır sarsılmaz bir direnişle Avrupa ve Batı medeniyet kavramını tüm dünyaya tanıtmıştır.

                Trump’ın bu çıkışıyla bazıları soruyor. Filistinliler ABD’ye direnecek mi? 

ABD şimdiye kadar zaten oradaydı. Siyonist israile hem ekonomik hem de sahada hiçbir yardımı esirgemedi. Bu saatten sonra da her türlü yardımı yapacaktır. Sözde garantör ülkelerden olan ABD, tüm dünyanın gözü önünde kendi hukuk ve insanlık değerlerini kaybetmiştir. Ve bunu net bir şekilde dünyaya ifşa eden Filistinlilere çok öfkelidirler. Çünkü yıllardır dünyaya pazarladıkları “medeniyet kavramları”nın kocaman bir balon olduğu anlaşılmıştır.

                Aslında Filistinliler sadece kendileri için mücadele etmiyor. Sadece Gazze’de işgalin sona ermesi için de mücadele etmiyor. İran’ın, Türkiye’nin, Mısır’ın, Lübnan’ın, hatta Suudi Arabistan’ın toprak bütünlüğü için de mücadele ediyor. Trump’ın, Filistinliler hakkındaki “sürgün” açıklamaları sadece Filistinlileri ilgilendirmiyor. Aslında ismini saydığımız ve saymadığımız Müslüman ülkelerini daha çok ilgilendirmesi gerekir. Gözü dönmüş bu canavarların hedefi tüm Müslüman ülkelerdir.

                Sonuç olarak; ABD, siyonist israil aklıyla bu coğrafyanın tümü için yıkıcı bir plan işletiyor. Bunun içindir ki Filistinliler sadece kendileri için savaşmıyor. Bunu ısrarla anlamak istemeyen Müslüman ülkeler kendi sonlarını da hazırlıyor. Geç olmadan bunu engellemek için bütün farklıkları ve siyasi çıkarları bir tarafa bırakarak, Türkiye, İran, Mısır ve Suudi Arabistan “ortak güvenlik şemsiyesi” oluşturmak zorundalar.  Bununla birlikte Türkiye, Suriye ve Lübnan ekseninde “ortak güvenlik haritası” çizilmelidir. Bunun ilk hamlesi de özgürlük ruhu taşıyan Filistin cephesine sahip çıkmaktır. Özgürlük ve Kudüs savaşçısı olan Filistinlilere sahip çıkmayan her devlet, siyonizmin temsilcilerine teslim olmak zorunda kalacaktır.