Biz Neden
Yapamayalım?
Avrupa kıtası yüz yıllık savaşlarla meşhurdur. Avrupa
ülkeleri yüz yıl süren mezhep savaşları yaşadılar. Sonra iki dünya savaşında
birbirlerini kırdılar. Her iki dünya savaşının başlatıcıları Avrupa
ülkeleriydi. Avrupalılar birbirlerine karşı öyle korkunç savaşlar yaşadılar ki…
Birçok Avrupa ülkesi diğer birçok Avrupa ülkesini yerle bir etti.
Birbirlerinden on milyonlarca insan öldürdüler. Birbirlerinin topraklarını
istila ettiler.
Avrupalıların arasındaki nefret, kin, düşmanlık o kadar
aşırıydı ki, bu nefret ve düşmanlığın asırlar süreceğine inanılıyordu. Bir gün
gelip bu kıtadaki ülkelerin tek bir çatı etrafında birleşecekleri, ortak askeri
savunma gücü oluşturacakları, aynı para birimini kullanacakları hayal bile
edilemezdi.
Ama yaptılar; aralarında binlerce ihtilaf olmasına rağmen,
onları vahdete ve kardeşliğe davet eden ilahi bir dinleri olmamasına rağmen
birleştiler. Kocaman bir kıtayı tek bir devlete dönüştürdüler. Ortak meclis
kurdular, sınırları ortadan kaldırdılar, süper bir güç oldular. Hiçbir ilahi ve
ahlaki hedefleri olmamasına rağmen…
Tamamıyla dünyevi emelleri merkeze alan bir hayat
felsefesinin egemen olduğu Avrupa, birleşerek süper güç oldu. Dünyaya hükmeder
hale geldi.
Peki, biz niye yapmayalım? Onlardan daha layık olduğumuz
halde, ilahi bir dine mensup olduğumuz halde, vahdet ve kardeşliği ilke edinmiş
bir peygamberin ümmeti olduğumuz halde biz niye yapmayalım? Bu işe İslam
dünyası onlardan çok daha layık. Onların arasında yaşanmış korkunç mezhep
savaşları, dünya savaşları, vahşi istilalar bizde yaşanmadı. Ortak değerlerimiz
Avrupalılarınkinden çok daha fazla… Üstat Bediüzzaman’ın tabiriyle dinimiz bir,
peygamberimiz bir, kıblemiz bir, kitabımız bir, aynı kıbleye yönelip aynı Allah
için namaz kılıyoruz.
Madem öyle neden biz de onlar gibi aramızdaki kini, nefreti,
düşmanlığı, taassubu bırakmayalım? Neden aramızdaki ihtilaflar, mezhep
farklılıkları, değişik milletlerden olmamız birleşmemize engel olsun? Neden
birleşip büyük bir güç olmayalım? Dünyanın efendileri olmak varken neden zalim
devletlerin esiri olup zillet içinde yaşayalım?
Hiçbir Müslüman ülke tek başına izzeti yakalayamaz. Türkiye,
tek başına egemen güçlere kafa tutamaz. İran, kendi başına saldırgan
devletlerle baş edemez. Pakistan, nükleer güç de olsa, yanı başındaki en büyük
tehdit olan düşman Hindistan ve diğer büyük güçlere karşı kendini güvene
alamaz.
Her şey bizde… Petrol bizde… Akla gelebilecek her türlü
yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynağı bizde. Hayati öneme sahip ve dünyanın
kaderini değiştirebilecek stratejik yollar, denizler, körfezler, su kaynakları
bizde. Avrupalılar, Amerikalılar, Batılılar sahip olduğumuz bu zenginlikleri
sömürerek dünyadaki egemenliklerini sürdürebiliyorlar.
Bir düşünün, eğer Türkiye, İran, Pakistan ve Mısır birlikte
hareket edebilseydiler ne olurdu? Bu dört ülkenin vahdeti Suriye, Irak, Afganistan
ve Körfez ülkelerinin de doğal bir şekilde bu oluşuma katılmalarını sağlardı.
Bu ülkeler askeri, ekonomik ve kültürel bir birliktelik oluşturabilseydiler,
sınırlardan ticaretin rahatça yapılabilmesini sağlayabilseydiler, her hangi
birine yönelik bir saldırı karşısında topyekûn bir savunmaya geçebilseydiler,
İslam ümmeti bugün böyle bir zillet hali yaşar mıydı? Askeri, siyasi, ekonomik
ve kültürel olarak Avrupa’nın, Amerika’nın kahredici istilası altında olurlar
mıydı? İlk kıblemiz, İslam dünyasının kalbinde kurulmuş olan ve İslam dünyasına
pervasızca saldıran Siyonist rejimin işgali altında olur muydu? İsrail denilen
bir kanser tümörü olur muydu? Emperyalist güçler binlerce kilometre öteden
gelip yanı başımızdaki kardeş halkları katliamlardan geçirebilir miydi? Suriye,
Irak, Yemen ve daha birçok İslam ülkesi işgal edilebilir miydi?
Biz Müslümanlar birleşmeye, güç birliği yapmaya
Avrupalılardan daha layığız. Onlar yapabiliyorsa, biz neden yapamayalım?