Cuma’yı cumartesiye bağlayan akşam
vakitlerinde Siyonist işgal altındaki Kudüs’te 21 yaşındaki Alkam Hayri
adındaki Filistinli bir yiğit tek başına ve tek bir tabancayla işgalcilere
karşı şerefli bir eylem yaptı. 10’dan fazla işgalciyi öldürdü ve kendisi de
şehit oldu. Ki dedesi de işgalciler tarafından bıçaklı saldırıda şehit olmuştu.
Allah şehadetlerini kabul etsin…
Elbette biz doğru-yanlışı,
başarı-hezimeti, haklı-haksızı artan-azalan ölü sayısına göre ölçmüyoruz. Keşke
orda ölenler, bu topraklara işgalci olarak gelmeseydi ve öyle bir akıbete
uğramasalardı.
Filistin topraklarında yaklaşık yüz
yıldır temel taşları döşenen ve adım adım bütün Filistin topraklarını kapsayan
bir işgal süreci yaşanıyor.
Ataları ve dedelerinden beri o
topraklarda yüzlerce, binlerce yıldır yaşayan insanları kendi evlerinden
topraklarından katliamlarla, sürgünlerle ve zorla çıkaracaksın. Bu insanların
evlerine topraklarına, binlerce kilometre öteden kadın, çocuk, yaşlı, gençleri
getirterek bu topraklara yerleştireceksin ve bunu bir hak olarak dünyaya
yutturmaya çalışacaksın. Ondan sonra da evlerini, topraklarını savunmaya çalışan
mazlumları da ‘terörist’ olarak yaftalamaya çalışacaksın.
Bu taksimatı kurt yapmaz, kuzulara şah
olsa…
Ama sözüm ona medeni dünya, böyle bir
taksimata, zulme ve işgale ses çıkarmıyor, engel olmuyor… Üstelik, işgalcilere
her türlü maddi desteği vermekten çekinmiyor.
Sadece son bir hafta içerisinde
aralarında yaşlı kadınların da olduğu sivil 30 Filistinli şehit oldu. Kimi
evinde, kimi tarlasında, kimi işyerinde, kimi camiye giderken… Kimse çıkıp da
‘bu bir teröristliktir’ demedi, diyemedi.
Ama işgale karşı vatanını, halkını ve
mukaddesatlarını savunmaya çalışan bir Filistinli için ‘terörist’ ismini hemen
yapıştırdılar. İşgale karşı çıkmak, vatanını korumak, bunun için savaşmak;
bütün dinlerde, ideolojilerde, uluslararası hukuk ve kanunlarda temel bir
haktır.
Siyonistler her zaman olduğu bu eylemi de
kendi lehlerine çevirmek, kendilerini mazlum göstermek için de dezenformasyon
ve yalana başvurmaktan da çekinmediler.
Eylem, sinagogta olmuş… İbadethanelere
dokunulamazmış.
Video ve görüntüler ortada. Eylem, sinagogta
değil, açık alanda ve sinagoga yakın bir yerde gerçekleşmiş. Artı o sinagogun
yapılması için kaç Filistinli şehit edildi, kaçının evi yıkılarak işgal
edildiğini, böyle bir yerde ibadethane kurulur mu onu da sormak lazım.
İşgalden bu yana Filistin’de kaç tane
cami yıkıldı, kaç tane Müslüman mezarlığı yerle bir edilerek işgalci yerleşim
yerleri inşa edildi?
Polis korumasında fanatik Yahudiler her
gün Aksa’ya baskın düzenliyor, mahremiyetini çiğniyor, orada ibadet ve itikafta
olan Müslümanlara vahşice saldırıyor, esir alıyor, yaralıyor ve şehit ediyor. O
Aksa ki, etrafı mübarek olduğu ayetle sabit olan mekan…
Bu eylem bir kez daha gösterdi ki işgalin
üzerinden yüzlerce yıl geçse de Siyonist rejimin bir meşruiyeti olmayacak ve
işgal nomalleşmeyecek. ‘Demir Kubbe, yüksek güvenlikli duvar ve surlar, her
türlü gelişmiş silaha rağmen işgalciler güvende olmayacaktır.
Bu son eylemler artık gösterdi ki
direniş, salt bir Gazze ile sınırlı değil, işgal altındaki bütün topraklar
Gazze’dir. Batı Yaka, Ramallah, Kudüs, Cenin ve bütün Filistin toprakları
arasında hiçbir fark yoktur.
Filistinli kanı artık ucuz değildir.
Şehit edilen her Filistinlinin Siyonistlere bir bedeli olacaktır.
En önemlisi de mücadelenin seyrini Kudüs
belirleyecektir. Kudüs, mihverdir, merkezdir.
Selam olsun işgal ve zulme karşı kıyam
edenlere.
Selam olsun ümmetin izzet ve onuru için,
Kudüs ve Aksa’mız için ayağa kalkan, direnen ve bedel ödeyen bütün
şehitlerimize...