0

 

 

            Malumunuz bir önceki pazartesi yaz Kur-an kursları başladı. Müftülükten de özellikle belirtildi ki, veliler kendi çocuklarını bu gibi gelişmeye yönelik programlara kayıt etsinler, desteklesinler ki hem sosyalleşsinler hem de bilinçlensinler. Hem hocalar hem de öğrenciler açısından verimli geçsin diye yoğun bir mesai harcadılar yetkililer. Yaklaşık olarak 10 bin 500 öğrenciye bine yakın hoca görev yerlerinde hazır bulundu.

 

            Kanaatimce veliler çocuklarını göndermekle yetindiler sadece. Yani, çoğunlukla kendileri ne çocuklarını camiye götürdüler nede çocukları camiden geldikten sonra onlarla hasbıhal edip neler yapıldığı sorularını yönelttiler. Bu da başarı oranını bir hayli düşürüyor. Anlamadığım konu burada başlıyor. Veliler diyor ki; ‘ben görevimi yaptım. Elif ba’sını, takkesini hoca ne istemişse aldım, çocuğu da gönderdim daha ne yapayım benden bu kadar’, diyor. Hoca da; ‘bende saat 09.00 olunca hizmet yaptığım camide bulundum. Gelen her öğrenciye dersini verdim evde tekrarlamasını tembihledim. Benim görevim de burada bitiyor’ diyor.  Ya kimse anlamıyor ya da rahatlarına geldiği için böyle davranıyorlar.

 

Ne veliler çocuğu camiye göndermekle görevini bittiğini zannetsinler ne de hocalar ders vermekle zirveye ulaştıklarını düşünsünler. Unutulmamalı ki, veliler çocuklarını camiye göndermekle, hocalar da ders vererek görevlerine yeni başlıyorlar. Ama mühim olan devamında geldiğidir. Devamında, veli ve hocanın çocuk üzerinden uyum içinde paslaşmasıdır. Ne kadar uyum o kadar başarı demektir.

 

Deniliyor ki, Padişahın biri, bir gün ormanda vezirleriyle birlikte gezintiye çıkar. Yolu bir tarlaya rastlar. Çitçilikle ilgili bütün soruları cevaplayan çiftçinin bilgisi padişahın çok hoşuna gider. Konu dini konulara gelince çiftçinin dini bilgisinin olmadığını gören padişah adama çok kızar ve cezalandırılması için saraya götürülmesini emreder.

 

Padişah orman gezintisini bitirip saraya dönerken çobanlık yapan bir çocuğa rastlar. Çocukla sohbet eden padişah çocuğun ve dini bilgisinin yanı sıra pratik zekâsına hayran kalır ve kendisini saraya götürmek istediğini söyler.

 

Çocuk, padişahın askerleri arasında elleri bağlı halde saraya götürülmek istenen babasını görür. Çocuk padişaha: gelirim fakat bir şartla; o da elleri bağlı şu adamı (babamı) salıvermeniz’ karşılığında der.

 

Padişah: ‘sen bizim bu adamın ellerini neden bağladığımızı biliyor musun? Bu adama çiftçilikle ilgili ne kadar soru sordumsa hepsini bildi. Fakat dini konularda ise ne sordumsa hiç birini bilemedi. Çiftçiliği öğrendiği kadar dinini öğrenmediği için ceza vereceğim’ der. Çocuk bunun üzerine:

 

‘Padişahım, bence siz babama değil de onun mezarda yatan babasına ceza vermelisiniz. Çünkü demin siz benim ne kadar zeki ve dini konularda bilgili olduğumu söylediniz. Bence babam görevini beni okutarak yapmıştır. Eğer ceza verilecekse babamı okutmayarak dini konularda onu cahil bırakan dedeme ceza vermelisiniz’ der.

 

Bizler burada diyebilir miyiz? Ne yaparsın, çocuk aklı. Babasını kurtarayım derken dedesini suçluyor. Kesinlikle kocaman bir hayır olmalı cevabımız. Buna çocuk aklı dediğimizde o engin akıl ile birlikte çocuğun öngörü hissini karartmış oluruz. Buna verecek cevabımız şüphesiz çocuk aklı’ından ziyade çocuk haklı yanıtından başkası olmamalı. Çünkü gerçeğe baktığımızda hakikaten de okutmayan kişi suçlu görülmeli. Velev ki dedemiz de olsa yanlışa yanlış diyebilmemiz şart. Bu cevabımız çocuğu olgunlaştıracağı gibi özgüvenini bir hayli yükseğe tırmanmasına sebebiyet verir.

 

Çocuklarımıza değer verelim ki değerli birer pırlantaya dönüşsünler. Yoksa tam tersi pırlantalara eza ve cefa çektirmeye çalışacaklardır ki bunu kimse istemez. Özellikle belirtelim ki, zaman çok kötü olduğu için kötüler iyilerden daha çok çalışıyor, gençlerin nefislerine celp ediyor. Çocuklarımıza sahip çıkalım, arkadaşlarını tanıyalım, neyi sevip sevmediğini mutlak bilelim.

 

Bu bilinçle geleceğimizi (çocuklarımızı) geleceğe hazırlayalım. İslami bir bilince sahip gençlerin geleceğinde buluşmak dileğiyle, Allah’a emanet olunuz…

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *