389


israil terör örgütü (İTÖ)’nün, ABD ve batılı devletlerin desteğiyle Gazze Şeridi’ne yönelik soykırım ifadesinin bile artık yetersiz kaldığı vahşi katliamlara sınır tanımadan devam ediyor. Her geçen gün yeni bir insanlık suçu ile güne uyanıyoruz. En son işgalci haydutların çekildiği Han Yunus’taki Nasır Hastanesi yerleşkesinde işkence ile katledilen Filistinlilere ait toplu mezarlar ortaya çıktı. Şehitlerin kimilerinin diri diri gömüldüğü ve işkence gördükleri belirlendi.

İnsanlık tarihinde görülmemiş bu vahşeti durdurmak yerine destekleyen dünyanın egemen güçleri ve batılı emperyalist ülkeler ile bırakın savaşı göze almayı zulme açık tavır almaktan korkan ürkek Müslüman ülkelerin; kimisi gafil, kimisi hain liderleri bu zulmü sonlandırmak adına çözüm üretme amacıyla elini taşın altına koymaktan sakınıyor. Buna karşın “dünya vicdanı” harekete geçerek adeta “küresel intifada” ateşini yaktı.

Aksa Tufanı’nın başladığı dönemde yazmıştım: Gazze’de vahşice katledilen çocuklar, kadınlar, sivillere yönelik yaşanan bu soykırım ve mücahidlerin destansı direnişi dünya halklarının uyanmasına ve sahte maskelerin düşmesine vesile oldu. Dünya halklarına sunulan tozpembe dünyanın aslında öyle olmadığını ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan dünya düzeninin insanlığa model olarak sunduğu ve “batılı değerler” diye pazarlanan, “demokrasi, insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, insanlık suçu, savaş suçları” gibi sözde batı medeniyetinin ortaya koyduğu söylemlerin aslında söz konusu Müslümanlar olunca hiçbir şey ifade etmediği görüldü. Bu söylemlerin aslında emperyalist ülkelerin işlerine geldiğinde kullandıkları bir aparat olduğunu dünyaya gösterdi ve böylece batı ülkelerinin ve batıya tapanların gerçek yüzlerini açığa çıkardı. Batı’nın icat ettiği bu sahte kavramların aslında baştan beri insanlık için değil kendileri için olduğu ortaya çıktı.

16 Mart 2003’te Gazze Şeridinin güneyinde Refah kentinde işgal güçlerinin buldozerle ezerek katlettikleri Rachel Corrie’nin kanıyla yaktığı “Küresel intifada ateşi” bugün Gazze’de yaşanan soykırım ve katliamlara karşı ABD üniversitelerinde başlayan yeni intifada harekatıyla dünya genelinde meyvesini veriyor.

ABD’nin New York'taki Columbia Üniversitesi’nde başlayan israil karşıtı Filistin ve Gazze’ye destek eylemleri polisin sert şekilde karşılık vermesi ve gözaltılara rağmen ülke genelindeki onlarca üniversiteye, oradan Kanada’ya ve Fransa, İngiltere, Almanya gibi İTÖ’yü açıktan destekleyen ülkelere sıçradı. Bu ülkelerde Filistin’e destek çıkmak ve İTÖ’yü protesto etmenin yasak olması ve şiddetle cezalandırılmalarına rağmen üniversite öğrencileri küresel intifada harekâtını kararlılıkla başlattılar ve geri adım atmıyorlar. Öğrencilere uygulanan şiddet ve gözaltılara tepki gösteren ve öğrencileri destekleyen akademisyenler kadın ve yaşlı olmalarına rağmen konu israil olunca nasıl da vahşice yerde sürükleyerek ters kelepçe taktıklarına dünya şahit oldu. Hani ABD “özgürlükler ülkesi” idi? Hani sizin ifade özgürlüğünüz ve taptığınız demokrasiniz? Hani insan hakları? Hani kadın hakları? Hani özgür düşünce? Tabi bütün bunlar Müslüman ve 3’üncü dünya ülkelerine uygulanır. Konu İTÖ ve kendi dünya düzenleri olunca bu haklar rafa kalkar. İTÖ’ye dokununca bu hakların bir geçerliliği kalmaz.

ABD’de başlatılan yeni intifada harekâtının yakında inşallah bütün dünyada yansımaları hissedilecektir. Halkların bu uyanışı ve dünyanın her tarafında aylardır devam eden başkaldırı sonucu oluşan kitlesel şuur küresel intifadaya dönüşerek siyonist katillerin de onları destekleyen egemen güçlerin de tahtlarını yerle yeksan edecektir. ABD ve İTÖ’nün güdümündeki küresel zulüm düzeni yıkılacak ve insanlık vicdanı yeni bir düzen tesis edecektir inşallah.

Selam ve dua ile…

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *