0

İhtilaf kardeşliğin zıttıdır. İhtilafın olduğu yerde kardeşlik olmaz. İhtilafın olduğu yerde, kargaşa olur, kavga olur, katliam olur. Birlik ve beraberlikten eser kalmaz. Her kesin birbirini bir şeylerle itham ettiği, yan yana gelip konuşmanın imkânsızlaştığı, fırka ve grupçukların olabildiğine çoğaldığı bir ortam olur. Bu fırkaların her birinin, ancak, kendisinin hak yolda olduğu, diğerlerini yok etmeye yönelik planlar, programlar yaptığı ve bu çerçevede kardeşlik hukukunun zerre miskal gözetilmediği durumdur ihtilaf.

Oysa kardeşlik dini olan İslam, kardeşliğin zıddı olan ve kardeşliği zedeleyen, her düşünceyi, her planlamayı ve her eylemi red eder. ‘’müminler ancak kardeştir…’’ ayeti celilesi, İslam kardeşliğini emr eder, kardeşlik duygusunun müminler arasında yayılmasını esas alır, kardeşlik hukukunun yerine getirilmesini farz kılar.

Bir gün, üstat Hasan El Benna’ya haber gelir, kardeşlerin bir mescitte tartıştıklarını, teravih namazının 8 rekât mı, yok 20 rekât kılınması hususunda ihtilafa düştükleri söylenir. Ve bu ihtilaflarında ileriye gittikleri, birbirlerini itham ettikleri, mümkünse buna müdahale etmesi ve bu konuya bir çare bulması istenir. İmam el Benna, mescidin kapatılmasını ister ve şöyle der: ’’ Teravih namazını kılmak sünnet, İslam kardeşliği ise farzdır.’’

Yaşanmış olan bu olay bize göstermektedir ki, İslam kardeşliği farzdır. İhtilaf edip kavga etmek ve bunun neticesinin de birbirimizin kanını dökmek ise haramdır. Haramdan ise her müminin yangından kaçar gibi kaçması, dolayısıyla ihtilafı terk etmesi, vahdetin etrafında toplanması ve bu vahdet bilinci ile iman kardeşliğini tesis etmesi gerekmektedir.

Bütün bu çalışmalar yapılırken şu ayeti celile bizlere meşale olmalıdır: ‘’ Müminler ancak kardeştir, siz de kardeşlerin arasını düzeltin”.(Hucurat-10) Bu emir ümmetin bütün fertlerinin arasının düzeltilmesi, ihtilafların bertaraf edilmesi, sevgi ve saygının ancak mümine karşı gösterilmesi gerektiğini bize göstermektedir. Çünkü kardeşlik İslam’dadır. İzzet ve şeref iman ile elde edilir. İmanın kitlesel olarak yaşanması ise beraberinde kardeşliği, birlikteliği ve ümmetin vahdetin getirir.

Müminden başkasına gösterilen sevgi, saygı ve itaat ise bize ihtilaf getirir. Kardeş olan müminlerin, kendilerinden olmayanlara sevgi beslemeleri ve onlara saygı duyup itaat etmeleri mümkün değildir. Çünkü kardeşlik duygusu buna imkân vermez. Küfür ehli bizim bu hassasiyetimizi bildiklerinden, bize yönelik gerçekleştirdikleri ilk saldırılar aramızda ihtilafı yaygınlaştırıp, kardeşliği yok etmek olmuştur.

 İslam’a göre ihtilaf sebebi olmaması gereken milliyet dil, renk, coğrafya farklılığı küfür cephesi tarafından ihtilafa dönüştürülmüştür. Ümmetin vahdetinin gereksizliğine inanan içimizdeki işbirlikçilerin ihanetiyle ihtilaflarımız düşmanlığa dönüştürülmüştür. Düşmanlarımızı kardeş kabul etmemizi, onları sevgi ve saygı ile anmamızı bizden istemektedirler. Kardeşlerimizi ise öldürmememizi, mallarını talan etmemizi,  namuslarını heder etmemizi bize emr etmektedirler. Her türlü haramın yaygınlaştırılması dayatılmış, tevhidi ve kardeşliği çağrıştıran bütün kutsal değerler yok edilmeye çalışılmıştır.

Uzun süreli bu tahripkâr proje ve dayatmalar neticesinde, batı ve batıcıların sevgisi kalplerimize yerleşmiş, onların şeytani düşünce ve eylemleri bizim ulaşmamız gereken hedefler haline gelmiştir. Ancak batılıların yardımıyla (askeri –siyasi-ekonomik)ayakta durabileceğimizi, onların lütufları ile huzur ve mutluluğu yakalayabileceğimize inandırılmışız. Onlar gibi yiyip-içip giyindiğimizde, muasır medeniyetler seviyesine ulaşacağımızın basitliğine düşürülmüşüz. Ve bu aşağılık kompleksi ümmet fertlerinin her birinin asli hedefi haline getirilmiştir.

Buna çare olarak şehid Hasan El-Benna; Müslüman kardeşlere hitap ederken, hakikati şöyle ifade etmektedir: ‘’ İngilizlerin sevgisini kalplerinizden söküp atın ki, onları da memleketimizden atabilesiniz.’’ Şehid bir imama yakışacak güzellikte bir söz. İman kardeşliğini esas alan bir düşünce. Mümince hareket edilmesini haykıran hassasiyet. Ümmetin vahdetinin olmazsa olmaz reçetesi.

Evet, batının ve batıcıların sevgisini kalbimizden söküp atmalıyız. Onlara olan itaatimizi bırakmalıyız. Varılması gereken hedeflerimiz haline getirdiğimiz, onların çirkef düşünce, eylem ve projelerini ayağımızın altına almalıyız ki, onları da memleketimizden kovabilelim. Onların kokuşmuş düşüncelerini hayatımızdan atalım ki, necis bedenlerine de basıp ümmetin coğrafyasından atma cesaretini gösterebilelim.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *