Türkiye’de binlerce Müslüman İslami yaşantısından dolayı 28
Şubat ve FETÖ yargısı tarafından zindanlara atıldı ve yıllarca haksız ve
hukuksuz bir şekilde zindanlarda bırakıldı. 5, 10, 20 yıl boyunca cezaevlerinde
tutularak temel hakları olan “yaşam hakları” ellerinden alındı.
Mağduriyetlerinin giderilmesi için uğraş verenler oldu ancak
uzun bir mücadele sürecine rağmen zindanlarda tutulan mahkûmların mağduriyeti tam
anlamıyla giderilmedi.
28 Şubat ve FETÖ yargısı mağdurları zindanlarda oldukları
yıllar boyunca aile ve dostlarının hiçbir mutlu gününde yanlarında
bulunamadılar; çift camlar ve demir parmaklıklar engeldi çünkü. Kimi zindanda
iken annesini kaybetti, kimi ciğerparesini. Başkalarına izin verilirken, onlara
ise güvenlik gerekçesiyle izinler verilmedi.
Uzun yıllar kaldıkları zindanlarda hiçbir zaman rahat bir
gün göremediler. Ailelerinin bulunduğu memleketle çok uzak yerlere sürgünlere
gönderildiler, zindan zindan dolaştırıldılar. Daha üç günlük damat olarak
girdikleri cezaevlerinde bir ömür tükettiler.
Başkalarına verilen haklar kendilerine tanınmadı, çifte
standartlara maruz kaldılar. Şairin dediği gibi, zulüm üstüne zulüm yaşatıldı
bu mazlum ve mustazaf insanlara.
Duçar kaldıkları zulümler bitmedi, bugünlerde de hala devam
etmektedir.
İmtiyazlı olanlara her türlü haklar tanınırken, mazlumlar
ise o haklardan mahrum bırakılmaktadır.
Birileri sağlık sorunları sebebiyle cezaevlerinden tahliye
edilirken, diğer tarafta 75 yaşında olmasına ve kronik hastalıklarla mücadele
etmesine rağmen kimi Müslüman mahkûm maalesef hala cezaevinde tutulmaktadır.
Bunun adı çifte standart, bunun adı kişiye göre hukuk değil
midir?
28 Şubat sürecinin etkin aktörlerinden birisi, sağlık
sorunları sebebiyle zindanlardan salıverilirken neden diğer hasta mahkûmlar hala
zindanlarda tutuluyor?
Adalet bunun neresindedir? Bunun adı adalet değil zulümdür.
Zulüm, büyük bir cürümdür. Zulüm cürmünde dahli olan kişi, yaptığının hesabını
Allah’a elbet verecektir.
Zulmün son bulması ve diğer hasta mahkûmların da
zindanlardan tahliye edilmesi için yetkililer, Adalet Bakanı, Cumhurbaşkanı
ivedi bir şekilde bir çalışma yapmalıdır.
Zindanlarda ağır hastalıklara yakalanan ve cezaevi
idaresinin ihmalkârlıklarından dolayı hastalığı kronikleşmiş olan mahkûmların
ideolojik ve siyasi saiklerle cezaevlerinde tutulmaları kabul edilemez.
Allah aşkına! Zindanın olumsuz şartlarında tedavi edilme
imkânına sahip olmayan yardıma muhtaç yaşlı ve ciddi sağlık sorunları yaşayan
mahkûmların cezaevlerinde tutulmalarının haklı herhangi bir gerekçesi olabilir
mi?
Tek başına ihtiyaçlarını gideremeyecek kadar ağır hasta olan
mahkûmların zindanın zor ve olumsuz şartlarında cezalandırılmaya devam edilmesi
hangi vicdana sığar?
Cezaevlerinde, ölümcül hastalıklarla pençeleşen yaşlı
mahkûmlar var ve bu insanlar bunca sıkıntıya rağmen yıllardır hapishanelerde
tutulmaya devam ediliyor.
Mazlum olduklarından dolayı da sesleri pek duyulmuyor, kimse
mazlumiyetlerini görmüyor, tutukluların sağlık sorunlarıyla ilgilenmesi gereken
kurumlar kendileriyle ilgilenmiyor.
Bu konuda adım atabilecek güce ve iktidara sahip olanlar çözümü
geciktirmemeli, hasta mahkûmlar açısından cezaevlerinin cenaze evlerine
dönüşmemesi için gerekli adımları ivedilikle atmalıdırlar. Zamanında atılmayan
adımların iş işten geçtikten sonra atılmasının ne önemi olabilir.
Bugüne kadar çok fazla hasta ve yaşlı zindandayken hayatını
kaybetti. Eğer yeni bir düzenleme yapılmazsa maalesef bir o kadar daha yaşlı ve
hasta mahkum cezaevlerinde hayatını kaybedecek.
Bundan sebep, diyoruz ki;
Ey yetkililer, ey ülkeyi idare eden irade! Hasta mahkûmlar
konusunun hala ülkenin gündeminde olması sizler açısından züldür. Artık bu
konuyu ülke gündeminden çıkarın. Hasta mahkûmlar konusuna siyasi değil insani
yaklaşın!
Hasta mahkumlar konusunda adil olun, herkes için adaleti
tesis edin. Yaşanan adaletsizlerin, çifte standartların takipçisi olun. Konunun
mutlak anlamda çözümü için zaman geçirmeden yeni bir düzenleme yapın ve
yıllardır hasta olmalarına rağmen zindanda tutulan mahkûmları ayırt etmeden
serbest bırakın.
0 yorum