211

Muharrem ayının 10’uncu gününü idrak ettiğimizde hüznün, matemin, üzüntü ve kederin hızla yaklaştığını hissediyoruz yüreğimizin ta derinliklerinde.

Kulaklarımız; kanın kılıca, izzetin zillete, esaretin özgürlüğe, sevginin nefrete, imanın küfre, hakkın batıla nasıl galebe çaldığıyla çınlıyor.

Ruhlarımız, çirkin suratlı habis dünyalıkların işlediği cürümlerden ve bu cürümleri işleyenleri savunma densizliği gösterenlerden dolayı daralıyor.

Kalplerimiz, sözünde durmaz mahlûkların Resul-i Ekrem Efendimizin nazdâr evlatlarını, göz bebeklerini, ciğerparelerini katledişleriyle yasa bürünüyor.

Gözlerimiz, rezilperest ihanete isyan ediyor; karanlık gecelerin ünsiyetiyle gözyaşı döküyor, ağlıyoruz. Kime mi ağlıyoruz? Neye mi üzülüyoruz? Kalplerimiz neden mi hüzünleniyor?

Söyleyeyim sevgili dostlar, kıymetli okurlar!

İslam tarihinin direniş mektebinde destanlar yazıp şahadet şerbetini içen ve bu direniş mektebinin kıymettar muallimi, şehitlerin serveri İmam Hüseyin’in mazlumca şehit edilişine ağlıyoruz.

Makam, mevki ve şöhret tutkunu Yezid’e boyun eğmekten ve onun kanlı ve kirli iktidarını tanımaktansa Hüseynî ruhla direnip şehit olmayı seçen İmam Hüseyin’in yürek burkan şahadetine ağlıyoruz.

İnsanlık tarihinin en büyük bela, imtihan ve musibetinin yaşandığı Kerbela çölünde aldığı onlarca ok ve kılıç darbelerine rağmen zilleti seçmeyen, izzetlice direnip şahadete koşan şehitlerin serdarı İmam Hüseyin’in yürek dağlayan şahadetine ağlıyoruz.

Batılın çirkin yüzü karşısında, aşkın, sevginin, saadetin, samimiyetin, takvanın, irfanın, itaatin, ubudiyetin, bağlılığın, kahramanlığın, kadirşinaslığın, fedakârlığın, vefakârlığın, yiğitliğin, özgürlüğün ve şahadete sevdanın tüm çıplaklığıyla izhar edildiği gam ve bela sahrasında şehit edilen seyyidü-ş şüheda İmam Hüseyin’in yalnızlığına ağlıyoruz.

Hüzün ve tasa çölü Kerbela'da yetmiş iki yareniyle, Efendimiz Resulullah (sav)’in kutlu ve nurlu mesajının bir sonraki nesle doğru ulaştırılması için korkusuzca, fedakârca ve izzetlice çarpışıp, gözü dönmüşler tarafından şehit edilen İmam Hüseyin’in mazlumiyetine ağlıyoruz.

Âlemler efendisi, enbiyalar rehberi, iki cihan serveri Ebu-l Kasım’ın göz bebeği; Ali bin Ebu Talip ve Fatıma bint Muhammed’in ciğerparesi İmam Hüseyin’in, Yezid’in satılmış askerleri tarafından hunharca şehit edilmesine üzülüyor, hüzünleniyor, kederleniyor ve ağlıyoruz.

“Biz Hüseyin’e ağlıyoruz; mazlumiyete ağlıyoruz; yalnızlığa ağlıyoruz; faziletlerin yalnızlığına, hak ve hakikatin yalnızlığına, İslam’ın, Kur’an’ın, Resulullah’ın yalnızlığına, Ehl-i Beytinin yalnızlığına; aslanların, yiğitlerin al kanlar içinde yatmasına, zincirlere vurulmasına ağlıyoruz.” (http://ehli-beyt.org/)

Bu acıyı asırlardır muvahhit yüreklere yaşatan yezitleri, yezid destekçilerini, İslam'a, Müslümanlara, Resulullah’a ve onun pak ehl-i beytine, ashabına, kıyamete kadar nurlu yolundan gideceklere düşmanlık edenleri Allah’a havale ediyoruz.

Bizler yılın diğer aylarında olduğu gibi bu ayda da, yani içinde bulunduğumuz Muharrem ayında da asrın kahramanlarına, zamanın gizem dolu önderlerine ve şehadet mektebinin aziz öğretmeni seyyidü-ş şüheda İmam Hüseyin’e olan sevgimizi, aşkımızı, bağlılığımızı, sevdamızı haykırıyoruz.

Ve diyoruz ki… Sen bir sevdasın, gönüllerde taht kurmuşsun İmam Hüseyin. Sen bir sevgisin, kalplerde yer bulmuşssun İmam Hüseyin. Sen bir özlemsin, vuslatı düşleyenlere ümitsin İmam Hüseyin. Sen bir tutkusun; sen bir arzu... Sen bir aşksın. Ve öyle bir aşk ki, sadece sana meftun olanların anlayabildiği bir aşk!

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *