Başlıktaki sözlere yabancı değiliz. Tarih boyunca
tevhid inancı uğruna mücadele etmiş birçok dava adamının söylediği bir sözdür
bu.
O dava adamları ki, muhatapların dünyevî tekliflerini
hiçbir zaman kabul etmemiş, zulüm ve baskılarına boyun eğmemişlerdir.
İnandıkları dava uğruna her türlü sıkıntı ve zorluğu
göze almış, duçar kaldıkları musibetlere göğüs germiş, ilahi mesajın topluma
ulaşması ve insanlığın selameti için çaba ve gayretlerini aralıksız
sürdürmüşlerdir.
Onlar için en önemli ve en öncelikli gaye,
yaşayışlarıyla Rablerini razı etmek olmuştur.
Bu yüzden çektikleri eziyetler, maruz kaldıkları
zulümler ve başlarına gelen musibetler onları davaya hizmetten alıkoymamıştır.
Bu isimlerin, dar-ı bekaya irtihallerinden sonra da
İslamî çalışmalara ve insanlık ailesine çok ciddi katkıları olmuştur.
Çünkü onlar, hayatları boyunca yaptıklarıyla, gelecek
nesiller için numune-i imtisal olmuşlardır.
Yukarıda özelliklerinden söz ettiğimiz bu dava
adamlarından biri de, bugünlerde şehadetinin sene-i devriyesini idrak ettiğimiz
Mısır’ın ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı Şehid Muhammed Mursi’dir.
Muhammed Mursi, tarih boyunca inandığı değerler uğruna
bedel ödemekten çekinmeyen ve neticesinde bedeli canıyla ödeyen aziz dava
adamlarından biridir.
O Mısır’ın firavunlarına karşı ilkelerinden taviz
vermedi, inandığı değerleri çiğnemedi, zulümlerine ve haksızlıklarına boyun
eğmedi.
O, asrın Firavunlarının tekliflerini kabul etmedi. “Dinimi dünyalığa satmam” sözüyle de
tarihe geçti.
O, aslında Müslümanlar için garip olmayan bir söz
kullanmıştı. Zira rehber olarak kabul ettiği İslam Peygamberi de muhataplarının
tekliflerine karşı tavizsiz davranmış ve yapılan bütün teklifleri reddetmişti.
Hatırlayalım: Dönem, Mekke dönemidir. İslam Peygamberi
Hz. Muhammed (sav) Allah’ın kendisine verdiği risalet görevini en güzel şekilde
yapma uğraşındaydı.
Dönemin insanlarını, Müşriklerin taptığı putlara
tapmamaya, bir ve tek olan Allah’a şirk koşmamaya ve kendisini Allah’ın
Peygamberi olarak kabul etmeye davet ediyordu.
Bu davetten rahatsız olanlar vardı. Bu kutlu sesi
kısmak isteyenler vardı. Bu mesajların topluma ulaşmasına engel olmak
isteyenler vardı.
Bu kutlu davete engel olmak isteyenler bir gün İslam
Peygamberinin amcası Ebu Talip’in yanına gelip ona yeğenini şikâyet etmişlerdi.
Amca Ebu Talip İslam Peygamberi yeğenine zarar
verilmesinden çekinir. Bu düşüncesinden dolayı yeğeni Muhammed’i çağırır ve ona
Mekke Şehir Devleti’nin ileri gelenlerinin yanına gelip yaptığı şikâyetleri
anlatır.
İslam Peygamberi amcasını dinledikten sonra ayağa
kalkar ve şunu söyler; “Ey amca! Allah’a
yemin olsun ki, güneşi sağ elime ayı da sol elime verseler ben yine de bu
davadan vazgeçmem.”
İslam Peygamberi’nin bu tavizsiz duruşu, bütün dava
adamlarına örnektir. Bu örneklikler çağımızda da devam etmektedir.
Bir yıl önce şehadete erişen ümmetin şehidi Muhammed
Mursi de işte bu güzel örneklerden biridir.
O zalim Sisi’lere boyun eğmeyen mazlum Mursi’ydi. O Batı
destekli darbecilere ve işbirlikçi hainlere boyun eğmeyen, diz çökmeyen, teslim
olmayan ve inandığı davasından asla taviz vermeyen bir Peygamber takipçisiydi.
Allah ondan ebeden razı olsun. Şehadeti kutlu olsun. Rahmet
ve özlemle anıyorum aziz şehid Muhammed Mursi’yi…
0 yorum