Siyasette gündem daima yoğun. Son zamanlarda olduğu gibi
bugünlerde de muhalefetin ana gündemi iktidarın politikaları. Muhalefet 19
yıldır iktidarda bulunan AK Parti’yi ciddi bir şekilde eleştiriyor.
Ana muhalefet partisi CHP başta olmak üzere Millet İttifakı
bileşenleri iktidarın politikalarından halkın memnun olmadığını, her açıdan
ülkenin gerilediğini, adalet ve ekonomi konusundaki olumsuzlukların
vatandaşları zorda bıraktığını ifade ederek erken seçim olması gerektiğini
vurguluyorlar.
“Erken seçim olur mu?” sorusuna şimdiden net cevap vermek
zor. Ki şuan ki sistemde AK Parti erken seçim istemedikçe seçim erken kararı
alınmaz. Erken seçim için en az 360 milletvekilinin desteği gerekiyor.
Muhalefet bunun farkında. O yüzden çok ısrar ediyorlar, her
fırsatta iktidarın değişmesi gerektiğini dile getiriyorlar.
Muhalefetin erken seçim isteğine, Cumhur İttifakı “şimdilik”
sıcak bakmıyor. MHP, seçimler zamanında olacak diyor. Sayın Erdoğan ve
kurmayları erken seçimin gündemlerinde olmadığını söylüyorlar.
Muhalefetin baskısı, ülkedeki gidişatın iyi durumda
olmaması, ekonomik sıkıntıların bir türlü aşılamaması iktidarı “erken seçim”
konusunda ciddi bir şekilde zorlayacağa benziyor.
Sayın Erdoğan’ın geçen hafta Ankara Sincan’da partililere “Şimdiden
2023 seçimleri için çalışmaya başlamanızı istiyorum” diyerek seslenmesi,
aslında bundan sonra “ister erken seçim olsun isterse de seçimler zamanında
yapılsın” en sıcak gündemin partilerin seçim çalışması olacağını gösteriyor.
Erdoğan’ın, seçimlere daha iki yıl varken “Kapı kapı
dolaşacağız, artık masada değil sahada olacağız” demesi, seçim startını vermiş
olduğuna işaret ediyor.
Muhalefet de öyle bir ortamın oluşmasını istiyor zaten. Ancak
muhalefetin isteği sadece seçim startının verilmesi değil, asıl hedef erken
seçim kararının alınması.
Erdoğan’ın yıllardır anketlere önem verdiği, seçim olsun ya
da olmasın halkın nabzını öğrenmek için anket yaptırdığı biliniyor.
Şuanda anketlerde AK Parti iyi bir durumda değil. İktidar
bunun farkında. O yüzden erken seçimin kendilerinin faydasına olmayacağını
düşünüyorlar.
Ancak seçimler erken olmazsa bile yani zamanında yapılsa
bile artık seçime 2 yıldan az bir zaman var. Zamanında olması durumunda ise en
geç 18 Haziran 2023’te Türkiye’nin seçimlere gitmesi gerekiyor.
2 yıl uzun bir süre gibi gözükebilir ancak mevcut konjonktür
düşünüldüğünde iktidar partisi başta olmak üzere muhalefet partileri için bu sürenin
çok olmayacağı görülür. Partiler şimdiden sahada yoğun bir şekilde çalışmalı ki
seçmeni ikna edebilsinler.
Bu dönem çok kritik. Önümüzdeki seçimler iktidar için hayati
öneme sahip. Zira iktidar da, ülkede yapılan yanlışların ve halkın yaşadığı
sıkıntıların farkında. Bu sebeplerden olsa gerek şimdiden kapı kapı dolaşma
kararı almışlar.
Tabi aynı şekilde muhalefet için de bu süreç çok kritik.
Muhalefet tüm çalışmalarını iktidar olma hedefiyle yapıyor. Bir taraftan CHP,
bir taraftan İYİ Parti ve diğer muhalefet partileri. Hepsi propagandalarını
yoğun bir şekilde yapıyorlar.
2 Kasım 2002’den bu yana iktidar olan AK Parti açısından bu
süreç iyi değerlendirilmezse, istemedikleri sonuçlarla karşılaşacakları mutlak
olacaktır.
Peki ne yapılmalıdır, bu süreç AK Parti açısından nasıl
değerlendirilmelidir?
Her şeyden evvel halk şuanda rahatça bir yaşam süremiyor.
Ekonomik sıkıntı ve mutfaktaki yangın tüm vatandaşları zor durumda bırakmış. Otomatiğe
bağlanan zamlar halkı perişan etmiş. Halk, markete, manava, kasaba her
gittiğinde artan fiyatlarla karşılaşmaktan korkar hale gelmiş.
TÜİK işsizliğin yarım puan düştüğünü açıklıyor ancak etrafta
işsiz sayısı günden güne artıyor. Üniversite bitirip işsiz kalan gençlerin
sayısı artıyor. Özel sektörde bile artık bir iş ilanı olduğunda binlerce insan
o işe girmek için başvuruda bulunuyor.
AK Parti teşkilatlarında tevazu unutulmuş durumda. Ki
Erdoğan gittiği illerde teşkilatlara tevazu konusunda uyarılarda bulunuyor.
“Millete efendi değil hizmetkâr olacağız” diyerek il başkanı, belediye başkanı
ve milletvekili olanlar halkın kapısına gitmeyi unutmuş durumda.
Halkın şikâyet ettiği sorunlar sadece bunlar mı? Değil tabi…
İddialar, adam kayırmalar, mülakatlar, iktidara yakın kimilerinin birden fazla
maaş alması, verilen sözlerin tutulmaması, siyasi nezaketsizlik, milliyetçilik,
ötekileştirme, Kürt meselesinin halen çözülmemesi ve gündemden düşürülmesi gibi
birçok sorun…
Bu sorunlara çare bulunmadan halkın gönlü de kazanılamaz,
oyu da alınamaz.
0 yorum