211


Son iki haftadır Türkiye’de önemli gündem konularından biri, “Kitle İmha Silahlarının Yayılması ve Terörizmin Finansmanın Önlenmesi” adındaki kanun teklifidir. Kanun teklifi geride bıraktığımız Cumartesi günü meclise getirildi ve 113 oya karşın 254 lehte oyla kabul edilerek yasalaştı.

Yasalaştı ancak henüz yürürlüğe girmedi. Muhalefet de, İslami kesim de yasanın içeriğinden şikâyetçidir. Yasanın, sivil topluma yönelik bir imha operasyonu olduğu ifade edilmektedir. Evet, aynen öyle. Meclisten geçen yasa, sivil topluma karşı ciddi yaptırımları getirmekte, aynı şekilde STK’lara çok basit gerekçelerle müdahale edilmesinin ve kayyum atanmasının önünü açmaktadır.

Yasa yürürlüğe girdiği takdirde, masumiyet karinesi yok sayılarak hakkında kesin hüküm verilmemiş sivil toplum kuruluşu yöneticileri görevlerinden uzaklaştırılabilecek, hatta İçişleri Bakanlığı görevden uzaklaştırılan kişinin görev aldığı derneği kapatabilecek.

Yasa bunu kapatma olarak tanımlamıyor ancak belirsiz bir süre boyunca derneğin faaliyetleri ister istemez duracak, dernek çalışamaz hale gelecek. Soruşturma geçiren dernekler belli olmayan bir süre boyunca faaliyet yapmayacaksa, açık kalıp kalmamasının ne önemi olacak!

Meclisten geçerek yasalaşan bu kanun yerli bir kanun değildir. Batıdan ithal edilen bir kanundur. Bugüne kadar Batı’nın bizim toplumumuza hiçbir faydası olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır.

Hele ki BM’nin 5’li çetesinin ise milletimize ve memleketimize ve de İslam ümmetine hiçbir faydası olmamış, bundan sonra da olmayacağı ortadadır. Her şey bu kadar aşikârken, BMGK’nin 5’li çetesinin dayatması olan bu kanun neden uygulanmaya çalışılmaktadır?

Millet, sivil toplumun faaliyetlerini engelleyen, derneklere kayyum atanmasını kolaylaştıran, avukatlara muhbirliği dayatan, ülkenin egemenlik haklarını BM’ye devreden ve 5’li çetenin çıkarlarını önceleyen yasaya karşı gelerek iradesini ortaya koymuştur. Yani millet yasayı Sayın Cumhurbaşkanından önce VETO etmiştir.

Şimdi gözler Cumhurbaşkanında. Masasına gelecek yasayı imzalayacak mı, yoksa milletin sesini yükselterek karşı çıktığı yasayı VETO mu edecek? Milletin beklentisi, 5’li çetenin dayatması olan ve sivil toplumu imha planı içeren malum yasanın Cumhurbaşkanlığı tarafından veto edilmesidir.

Sayın Erdoğan’ın onayı ya da vetosu çok şeyi değiştirecek. Veto edilirse, büyük bir yanlıştan dönülmüş olacak. İmzalandığı takdirde ise belki de gelecekte telafisi mümkün olmayacak sonuçlar ortaya çıkaracak. Aynen İstanbul Sözleşmesi’nde olduğu gibi.

Batı’nın teklif ettiği veyahut dayattığı sözleşme ve kanun tasarılarının yürürlüğe girmesinden sonra toplum arasında ne büyük tahribatlara, ne büyük sıkıntı ve sorunlara sebebiyet verdiğini çok iyi bildiğimizden dolayı, sivil topluma darbe yasası için de sesimizi yükseltiyor ve diyoruz ki;

Henüz fırsat varken bu yanlıştan vazgeçin, önünüze gelecek yasayı imzalamayın. Toplumun karşı çıktığı dayatmalara boyun eğmediğinizi ifade ederek millete taraf olduğunuzu ortaya koyun. Millet ferasetlidir, öngörülüdür. ABD’nin, İsrail’in, Batı dünyasının çıkarı için var olan bir oluşumun Türkiye’nin faydası ve geleceği için bir teklifte bulunmayacağını bilir.

Sizler de çok iyi biliyorsunuz; ne ABD, ne İsrail ne de başka emperyal güçler Türkiye’nin gerçek dostu değiller, hele ki İslam âleminin dostu hiç değiller. Bunların hedefi, kendi emperyal ve şeytanî çıkarlarıdır. Aynı zamanda, Türkiye gibi ülkelerin kendilerine bağımlı ve mahkûm olmasını istemektedir bu egemen güçler.

Bu nedenle; dik durarak, teslim olmayarak, boyun eğmeyerek siyonizmin ve emperyalizmin çıkar ve menfaatine hizmet edecek, avukatlara muhbirliği dayatacak, derneklere müdahaleyi kolaylaştıracak, özgürlükleri kısıtlayacak, insan hakları ihlaline sebep olacak ve dünyanın mazlum coğrafyalarındaki mustazaf insanlara yardımlar götüren sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini sekteye uğratacak, belki de durduracak olan sivil toplumu imha yasasını VETO ederek milletin hür sesi olan sivil toplumun susturulmasına izin vermeyin! 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *