29


Her ne kadar gelecek adına endişelenip umudumuzu kaybetmek istemesek de, gelişen olaylar yaşadığımız kötü günler bizleri böyle düşünmeye sevk ediyor.

Nereye bu gidiş ey insanlık, ey ahali, ey Müslümanlar, ey Batmanlılar! En ufak bir öfkede bıçaklar çekiliyor, göz göre göre insanlar ölümüne bıçaklanıyor. Neyin intikamının peşindeyiz. Neyi bölüşemiyoruz? Eninde sonunda herkesin gözünü bir avuç kuru toprak doyurmayacak mı? İnsan öldürmek bu kadar mı basitleşti, bu kadar mı alenileşti ve sıradanlaştı?

Neden bu hale geldik? Kim bizleri bu hale getirdi? Yoksa yapıp ettiklerimiz kendi ellerimizle hazırladıklarımız mı? Hani Müslümanın kanı Müslümana haramdı, tıpkı namusu gibi, tıpkı malı gibi. Müslümanın canını korumayan, onun malını ve namusunu mu koruyacak?

Hani Hz. Ali demişti ya ” Gerçek pehlivan minderde rakibini yenen değil, öfkelendiğinde öfkesini yenendir” diye. Nerde kaldı bu düstur. Hani Hz Ali bir müşriki düşürmüştü de o müşrik Hz Ali Efendimize tükürmüştü de Hz Ali Efendimiz de o müşriki öldürmekten vazgeçmişti. Neden vazgeçtiğini sanırım hepimiz biliyoruz. Evet eğer o an o müşriki öldürseydi, araya nefis girecekti de ondan değil mi? Peki biz ne yapıyoruz. İman, izan, ölçü ve aklını öfkesine kiralamış olanların neler yaptığını bir ay önce bu şehrin otogarında herkesin gözü önünde işlenen cinayette gördük. Bıçakladığı insanın ölmesinin beklemek, insanların ona yardım etmesini engellemek kadar vahşi bir şey olabilir mi? Oysa can kutsaldı, bir insanı haksız yere öldüren bütün bir insanlığı öldürmüş gibiydi. Evet o anda aslında ölen insanlıktı, ölen kalplerdi, ölen ahlaktı.

Otogarda işlenen o menfur cinayetten sonra birkaç benzer olay daha yaşandı güzel şehrimizde. Mütedeyyin insanların çokluğuyla övündüğümüz bu şehirde bu olaylar neden bu kadar arttı? İnsanımız ne ara bu kadar acımasız hale geldi. Nasıl oldu da kalplerden rahmet kazındı da yerine kin, nefret, öfke ve haset doldu? Aslında cevap basitti, çünkü Allah inancı ve sevgisi ile ahiret inancı bu topraklardan sökülüp atılmaya başlandığı günden beri bu felaket geliyorum diyordu.

Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir, diye buyuruyor sevgili Peygamberimiz (SAV). Ama İslam’ı hayatımızın dışına ittiğimizden beri ülke ve insanlık olarak her gün daha çok bataklığa saplanmaya devam ediyoruz. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki “ Bir toplum kendisinde olanı değiştirmedikçe Allah da onların durumunu değiştirecek değildir” ayeti kerimesinde bizlere içinde bulunduğumuz durumu anlatmaktadır.

Kurtuluş nasıl mı olacak? Bunun yolunu da Cenab-ı Allah bizlerde bildirmektedir. “Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah, mutlaka iyilik yapanlarla beraberdir.” (Ankebut 69) diyerek ne yapmamız gerektiğini bize bildirmektedir. Şunu unutmamak gerekir ki, Kur’an her devirde, her demde insanlık için şifadır. İnsanlık her an bu şifaya muhtaç olduğu halde bu iksiri kullanmamak için inat etmektedir. İnat ettiği sürece de daha çok bataklığa saplanmaktadır.

İşte bunun için rahmetli Necip Fazıl şöyle demişti: Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak: Hepimiz bu gidişten sorumluyuz değerli dostlar, önemli olan kalabalıklar uymak değil, kalabalıkların helak olduğunu düşündüğümüzde surlar gibi karşılarına dikilmektir.

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *