211

 

28 Aralık 2011'de, TSK'ya ait savaş uçaklarından yapılan bombardıman sonucu 17'si çocuk ve çoğu aynı aileden toplamda 34 Kürt vatandaş tarihe kara bir leke olarak kaydedilen menfur olayda vahşice katledildi.

Hatırlanacağı üzere, katliamın hemen sonrasında hem Genelkurmay Başkanlığı'ndan hem de hükümet cephesinden tatmin edici hiçbir açıklama yapılmamıştı. Olayın yanlışlıkla, terörist zannedilerek yapıldığı konusunda halk ikna edilmeye çalışılıyordu. 

Oysa ortada çok acı bir gerçek vardı: devletin en yetkili kurumlarından TSK'ya ait savaş uçaklarından atılan bombalarla 34 Kürt vatandaş mazlumca katledilmişti. 

Bu acı veren gerçek tüm çıplaklığıyla ortada iken kim inanacaktı ki devletin 34 vatandaşlığı yanlışlıkla, terörist zannederek öldürdüğüne... 

Halk elbette inanmadı... Ancak inananlar olacak ki katliamın yargı süreci hiç de halkın istediği ve beklediği şekilde sonuçlanmadı. Haziran 2013'te Diyarbakır Başsavcılığı Roboskî dosyasını askeri yargıya gönderdi ve daha sonra Roboskî dosyasının takipsizlikle sonuçlandığı kamuoyuna duyuruldu.

Devletin yanlı ve taraflı adalet mekanizması, Roboskî'de hayatını kaybeden masum ve mazlum Kürtler için neden adil bir şekilde çalışmadı? Kulağı sağırlaşmış,  eli tutmaz olmuş, kolu ve bacağı kırılmış "adalet" Roboskî'de öldü mü yoksa? 

Ehli vicdana sormak gerek! Uzun süren araştırma ve inceleme sonucunda hazırlanan raporlarda sadece kasıt yok denilerek olay aydınlatılmış olur mu?

Savaş jetlerinden atılan bombalarla bedenleri parçalanan masum ve mazlum insanların hesabı sorulmuş olur mu?

Cevap, elbetteki koskoca bir HAYIR! Dolayısıyla, verilen "takipsizlik kararı" da neyin nesi?

Daha 13'ünde, 17'sinde ya da 21'indeki gencecik masumların gelecek tahayyülleri "kasıt yok" ile gerçekleşir mi? Ya anaların, babaların,  eşlerin ve bacıların gözyaşlarının hesabı? 

Peki, ona ne demeli? Takipsizlik ha... Olacak iş mi? Nerede katliamın emrini verenler? Bu katliama imza atanlar neden ortaya çıkarılmıyor?  Neden gerekli cezaya çarptırılmıyor bu cürüme imza atanlar?

Hakikat şu ki, Roboskî katliamı Türkiye cumhuriyeti devletinin askeri kurumu TSK'nın eliyle işlenmiş kanlı bir cinayettir... Yürekleri derinden yaralayan vahşi bir katliamdır... Ve insanlık suçu sayılan soykırıma yeltenmedir.

Roboskî katliamına imza atanlarla birlikte, ellerinde güç ve imkan olmasına rağmen bu katliamın faillerini ortaya çıkarmak için bugüne kadar hiçbir ciddi bir adım atmayan devlet yetkilileri de halk nezdinde suçlu sayıldıklarını mutlak surette bilmelidirler ve yürekleri derinden sarsan ve üzen bu vahşi katliamının hesabını muhakkak aziz halka en kısa kısa sürede vermelidirler.

 

Roboskî katliamında hayatını kaybedenler,  devlet ile PKK arasında yıllarca sürdürülen kirli bir savaşın mağdurlarıdırlar. Dolayısıyla bu katliamda devlet suçlu olduğu kadar Kürtlere bidayetinden bugüne kadar büyük acılar yaşatan, kan kusturan PKK de suçludur. Ve PKK, aziz Kürt halkı başta olmak üzere tüm Türkiye'ye hesap vermek zorundadır. Halk bu konuda korkmadan ve çekinmeden hakkın ve hakikatın ortaya çıkarılabilmesi adına üzerine düşün mükellefiyeti yerine getirmek zorundadır...

 

Roboski katliamında hayatını kaybedenler,  Türk savaş jetlerinden atılan bombalarla terörist zannedilerek vurulan masum ve mazlum Kürt evlatlarıdır. Katliamının üçüncü yıldönümünde bulunduğumuz bu günlerde, bir kez daha rahmetle anıyorum Roboskî'de hayatını mazlumca kaybeden masum Kürt evlatlarını...

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *