211

 

ABD’de başkanlık seçimi yapıldı. Hilary Clinton ve Donald Trump’ın yarıştığı seçimde mutlu sona ulaşan Trump oldu. Böylece Trump, ABD’nin 45’nci başkanı oldu.

Seçim öncesinde yapılan tüm anketlerde Clinton ilk sıradaydı. Clinton’un kazanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Kimse Trump’a şans tanımıyordu.

Seçimlere az bir zaman kala yapılan son anketlerde, Trump ve Clinton’un arasında çok puan farkı kalmamıştı, ancak yine de kazananın Clinton olacağı tahmin ediliyordu.

Seçim sonuçları dünya toplumları açısından sürpriz oldu. Sandıklardan Demokratların adayının çıkması beklenirken, Cumhuriyetçilerin adayının çıkması birçok kesimi şaşırttı ve sarstı.

Trump’ın ırkçı ve İslam karşıtı söylemlerine endişeyle yaklaşılıyor. Dünyanın geleceğini olumsuz yönde etkileyeceği konuşuluyor. ABD’nin bundan böyle daha güvenlikçi, baskıcı ve ırkçı bir politika izleyeceği ifade ediliyor.

Gerçekten öyle mi? Endişelenmekte haklılar mı? ABD bundan sonra daha baskıcı ve daha ırkçı bir politika mı takip izleyecek?

Bu sorulara yanıt bulmaya gerek yok aslında...

ABD, şimdiye dek dünya barışı için, halkların huzur ve kardeşliği için politikalar geliştiriyordu da bizim mi haberimiz yoktu!?

ABD, yıllardır İslam ülkelerini işgal etmiyor muydu?

Masum ve mazlum halkların üzerine tonlarca bomba yağdırarak onları katletmiyor muydu?

Irak, Afganistan, Libya, Yemen ve Suriye’yi işgal etmesinin sebebi, küresel emeller ve emperyalist hedefler uğruna değil miydi?

 ABD’nin başkanı değişti diye zulüm ve sömürü politikasının da değişeceği mi bekleniyor?

ABD’nin zulüm politikasının değişmesini kimse beklemesin. ABD, Trump döneminde de İslam coğrafyalarına bombalar yağdırmaya, mazlum ve masumları katletmeye, Müslümanlar arasında etnik ve mezhepsel nifaklar ekmeye devam edecek.

Obama, Bush ve önceki ABD başkanlarının temel özelliği, gerçek yüzlerini maskelemeye çalışmalarıydı. Her türlü zulmü icra ediyor olmalarına rağmen barıştan ve insanlıktan söz ederlerdi.

Özellikle de Obama bunu çok iyi yaptı. Başkanlık koltuğuna oturduğu andan itibaren insan hak ve özgürlüklerinden söz ederek dünyaya barışçıl bir ABD başkanı imajını aşıladı.

İşin perde arkasında ise dünya halkları üzerinde zulüm ve baskı yoluyla emellerine ulaşmak için şeytani plan ve projeler geliştirdi ve bunları uygulamaktan geri durmadı.

İslam âlemine yönelik kucaklayıcı mesajlar vermesine rağmen her fırsatta İslam ülkelerini işgal etmekten, zengin rezervlerini kendi çıkarları uğruna kullanmaktan geri durmadı.

İslam coğrafyası, Obama döneminde savaş alanına döndürüldü. ABD, Suriye, Irak ve Afganistan'ı işgal etmekle yetinmedi, Müslümanları birbirine kırdırdı.

Dün bu katliam ve zulümler yapılırken ABD başkanı Bush’tu, Obama’ydı. Bugün de bu zulümler devam edecek, ama bu sefer ABD başkanı Obama değil Trump olacak. Yani değişen tek şey, koltuk sahibinin ismi olacak.

Obama, İslam’a ve Müslümanlara olan düşmanlığını gizliden gizliye yapıyordu. Trump ise bu düşmanlığını saklama ihtiyacı hissetmiyor. Açıktan Müslümanlara hakaret ediyor, düşmanlığını ilan ediyor.

 

Bu yönüyle yıllardır saklanan ABD’nin barbar ve zalim yüzünü tüm dünyaya göstermiş oluyor. Yıllardır yazıyor ve söylüyorduk; Trump, ABD’nin ikiyüzlülüğü, barbarlığı, zalimliği ve İslam’a olan düşmanlığı konusunda bizleri haklı çıkardı.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *