Yarım asır
öncesine ve özellikle şu son yıllara bakıldığında toplumların böylesine ters
yüz olacağını aklımızın ucundan bile geçirmezdik.
Kılıçdaroğlu’nun
ikinci yüz yıl vizyonu için Türkiye’nin kalkınmasını ABD’li liberal
ekonomistlere havale etmesi fazla bir şaşırtıcı gelmedi bize, sadece bu
savruluşun ve ters yüz oluşunun tescillenişini göstermiş oldu.
Gençlik
yıllarımızı şöyle gözümüzün önüne getirdiğimizde Türkiye’deki sağ cenahın
demirbaş sloganının “Komünistler Moskova’ya” olduğunu hatırlarız. Sol cenahın
da karşılarındaki herkesi “Amerikan uşaklığı” ile suçlaması hiç unutulmaz.
Ne gariptir ki
gelinen şu noktada her şey yüz seksen derece dönmüş durumda. Belki marjinalin
de marjinali Türk solundan bir avuç kağıt üzerinden Amerikan düşmanlığını
sürdürse de CHP’nin de içinde bulunduğu solun ana gövdesi Washington’u kıblegâh
edinmiş durumda.
Ya Kürd soluna
ne demeli? Acaba ABD ve emperyalist Batı ile böylesine sarmaş dolaş olacağı
Kürd solunun Marksist teorisyenlerinin akıllarının ucundan geçer miydi?
Aynı şeyleri şu
anda Moskova ve Şanghay’a yönelenler için de söyleyebiliriz.
Gelelim
kendimize, yani biz İslamcılara. “Komünistler Washington’a, faşistler
Moskova’ya veya Şanghay’a” derken biz nereye gideceğiz, birileri bizim nereye
gitmemizi isteyecek acaba?
Birileri bizim
için “Mollalar İran’a” diye İran’ı gösterir, birileri baş örtülülerimizi Suudi
Arabistan’a yollamak isterdi. Şimdilerde İran’ın bu iş için müsait olduğu
söylenemez.
Suudi Arabistan
ve körfez ülkeleri ise İhvan’ın şahsında bütün siyasal İslamcılara savaş açmış
durumda.
Kitleler halinde
olmasa bile bir zamanlar eğitim adına gençlerimiz Mısır el-Ezher üniversitesine
kapak atar, bir kısmımız da Şam’a giderdi.
Şimdi Sisi ile
barışma adına Türkiye’ye sığınmış ne kadar Mısırlı İhvan varsa Sisi’ye teslim
edilme korkusuyla yaşıyorlar.
Şam’a gelince,
Esed’le barışma adına aynı tedirginlik Suriye ile de yaşanmaktadır.
Görünen o ki bu
gidişle biz ortada kalacak gibiyiz.
Galiba yerinden
razı olup bir yere kıpırdamak istemeyenlerimiz Kemalizm’in kerametini keşfedip
Atatürkçülüğünü ilan edecekler.
Geri kalanımız
da ne yapacağını, nereye gideceğini kendileri düşünsün!