Medipol Başakşehir ile Paris Saint-German arasında
salı akşamı oynanan maçın 'ırkçılık skandalı' nedeniyle yarım kalması hem
uluslararası futbol camiasında hem de Türkiye'de büyük tepki topladı.
Aslında ırkçılık hastalığı insanın ilk yaratılışına
kadar dayanır. İlk insan yaratılınca şeytan kendisini ondan üstün tutarak
ırkçılığı başlattı. İslam'ın hâkim olmadığı ve şeytanın yasalarının hakim
olduğu yerde her zaman ırkçılık hastalığı insanların önüne çıkmıştır. Hele biz
Kürtler bunun ne demek olduğunu iliklerimize kadar hissetmişiz.
Avrupa siyasetinde ırkçılık daima gündem olmuştur.
Özellikle ten rengi üzerinden beyazların, siyahlara ettikleri zulüm,
hafızalardaki yeri hala tazedir. Kendini dünyaya demokrasi havarisi olarak
gösteren ABD gibi bir devlette hala siyahiler ikinci sınıf insan muamelesi
görüyor. Özellikle polisler tarafından siyahi insanların herkesin gözleri
önünde öldürülmesi olaylarına hepimiz sosyal medyadan şahid olduk. Yakın zamana
kadar ABD'de 'köpekler ve siyahiler giremez' diye pankartlar asılıydı bazı iş
yerlerinde.
Aslında Avrupa futbolunda ırkçı olaylar sürekli
yaşanmaktadır. Olay geçen günkü gibi birebir bizimle ilişkili olmayınca algı
alanımıza girmemektedir. Geçen sene Avrupa da sadece futbolda 150'ye yakın
ırkçı vaka tespit edilmiş. Irkçılık hadiseleri; İngiltere başta olmak üzere
İspanya, İtalya, Hollanda, Almanya, Belçika ve Ukrayna gibi futbolun
milyonlarca kişi tarafından izlendiği birçok ülkede görülmektedir. 'Örneğin,
Birleşik Krallık polis verilerine göre yalnızca 2019 senesinde 150 futbol
maçında ırkçılık içeren olaylar meydana geldi. Aynı şekilde Birleşik Krallık’ta
ırkçılık olayları bir önceki seneye göre yüzde 50 arttığı gibi, üç sene
öncesine göre de iki katına çıktı. Rakamlardan da anlaşılacağı gibi ırkçılık
olayları Avrupa futbolunda ciddi anlamda artmış durumda.{aa.com.tr}'
Peki, bu sorun nasıl çözülür? Avrupa’nın
bu sorunu çözecek altyapısı yok. Avrupa zihinsel ve ruhsal olarak hasta bir
toplum. İnsani değerlerini batıl üzerine kurduğu için zemini ırkçılık
yapmaya müsait. Var olan düşünce yapısı İslâm'a ters olduğundan ırkçılık
da kaçınmaz oluyor. Bu ırkçı söylemler sadece tende değil. Özellikle sosyal
hayatta dini ırkçılık da yapılmakta. Kendi inançları dışındaki insanlara
saldırma, hayat hakkı tanımama, yolda geçen örtülü, sakallı kişilere saldırma
sürekli duyulan haberler. Son zamanlarda Avrupa siyasetinde dini ırkçılık yapma
almış başını gidiyor. Bu inkar politikası bizzat siyasilerin eliyle
kızıştırılıyor. Avrupa’nın bu konuda samimi olmadığını eylemlerinden biliriz.
Bataklığı kurutmadan sineklerle uğraşarak kendini insancıl göstermeye
çalışması, yutulur cinsten değil. Mızrak çuvala sığmamaya başladı. Avrupa’nın
da insanları ikinci sınıf olarak gören psikolojik hastalıktan İslam ile tedavi
olması gerek. Aksi takdirde maçları erteleyerek veya hakem ve futbolculara ceza
vererek bu işi rayına koyamaz. Avrupa’nın bizzat eğitimci bilim adamları
cezanın eğitimde rolünün caydırıcı olmadığını söylüyorlar. Bizde eğitim
bilimlerini okuyanlar bunu çok iyi bilirler. Cezaya alternatif yöntemler
göstermiş olsalar bile, İslam kadar etkili olamaz. Çünkü İslam, insanın iç
yapısını tedavi etmede en güzel ve faydalı yöntemi sunuyor.
Allah'ın insanları farklı dil ve renklerde yaratma
sebebi; tanışmak içindir, yoksa övünmek, dışlamak için değil. İnsanın, varlığı
kendisine ait olmayan şeylerle övünmesi kadar ahmakça bir durum da olamaz
zaten.
Umarım bu ırkçı saldırı Türkiye'ye empati duygusunu
kazandırır. Bir asra yakındır ikinci sınıf olarak gördüğü Kürt kardeşlerini
birazcık anlamış olur. Kürtlerin hakkını silah konusuna pazarlamak değil de
insani olduğunu anlayıp, samimi adımlar atarlar. Çuvaldızı başkasına batırırken,
iğneyi de kendilerine batıracak cesareti bulurlar.
Yazımızı Malcom X'in sözüyle noktalayalım. 'Irkçılık
ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.'
Allaha emanet olunuz.