image

 Mehmet Sudan’ın hayatının İslami mücadele ile geçtiğini ifade eden dava arkadaşları ve talebeleri, merhumun bir dava adamının nasıl olması gerektiğinin profili olduğunu belirttiler.

Mehmet Sudan Hocayla tanışma yıllarını anlatan arkadaşı Ahmet Seyitoğlu, “Mehmet Sudan ile 90’dan önce Diyarbakır’da Türkiye Petrollerinde çalışıyorken İlim Kitap Evinde tanıştığımızı hatırlıyorum. O yıllarda Mehmet Sudan esnaf biriydi. Onunla çok kısa zamanda sıcak bir tanışmışlığımız oldu. Ahlakı son derece güzel olduğu için insanları cezp ediyordu. Birbirimizi tanıdığımız günden, onun vefat ettiği güne kadar ilişkimiz kesilmedi ve muhabbetimiz hiç eksilmedi. Hicret yıllarında da, cezaevinde de birlikte kaldık. Onunla kaldığımız süre içerisinde birbirimizden hiç rahatsız olmadık ve hatta aksine birbirimizi görüşmediğimiz zaman özlediğimizi hatırlıyorum.” dedi.

“Hizmet edebilmenin çabası içerisindeydi”

Kendilerini bir araya getiren şeyin onun İslami davaya olan çalışma azmi olduğunu söyleyen Seyitoğlu, “Bizi bir araya getiren, arkadaş yapan ve muhabbetimizi artıran onun İslami dava için çalışma isteğinden, azminden dolayıydı. Görüştüğümüz dönemden vefatına kadar onun o çalışma azminden, isteğinden hiçbir şeyin eksik olmadığını ve hatta git gide kendini yetiştirerek Müslümanların davasına daha fazla hizmet edebilmenin çabası içerisindeydi. Hicrette beraber olduğumuz dönemde Arapça diline çok meraklıydı. Arapçaya o zaman başladı. Daha sonra birlikte kaldığımız cezaevinde ilmini bitirdi. Cezaevindeyken Müslümanların geleceğine, İslam’a daha fazla hizmet edebilmek için ilimden yana çalışma yapma isteğindeydi.” diye konuştu.

“İlim ve ibadetle çok meşgul olurdu”

Sudan hocanın sıkıntılı dönemlerde bile hiçbir zaman İslam’a hizmette geri durmadığını belirten Seyitoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bütün dönemlerde ve hatta Müslümanların sıkıntı gördüğü dönemlerde bile o, her zaman insanlara geleceğin ümit verici olduğunu, hiç kâfirlerin oyun ve tuzaklarına karşı etkilenmemeyi, mutlaka Müslümanlar için çok güzel geleceğin olduğunu söylerdi. Cezaevindeki dönemde de ilim ve ibadetle çok meşgul olurdu. O, gelecekte 'Müslümanlar ne kadar ileriye gidebilir' çabası içerisindeydi. Bu konudaki performansından hastalığı döneminde bile hiçbir şey eksiltmedi. Tek derdi Müslümanların yükselmesi ve ileriye gitmesiydi.”

Davası uğruna dünya nimetlerinden vazgeçti

Mehmet Sudan ile 1987 yılında tanıştığını belirten Mehmet Bahattin Temel, Mehmet Sudan’ın İslam davası uğruna tüm dünya nimetlerinden vazgeçtiğini söyledi. Muhammed Sudan'ın kendisini cami programlarına adadığını dile getiren Temel, “Muhammed Sudan abi kendini cami programına adamıştı ve Diyarbakır’da tüm camilerde neredeyse çalışma başlatmıştı. Bu bir dava programıydı ve bu program çerçevesinde Muhammed Sudan abi de cami çalışmalarının tamamını üstlenmişti. Bu çalışmalar ile on binler hatta ben yüz binler çocuk desem cami çalışmalarımıza katıldığı oldu. Bunların yetişmesinde ve kötü ahlaktan dönmesinde Muhammed Sudan abinin onlar üzerinde emeği çok fazladır." ifadelerini kullandı.

 

Mehmet Sudan’ın güzel ahlakı ile her sorunu çözdüğünü söyleyen Temel, “Muhammed Sudan abi barış gücü gibi çalışıyordu. Muhammed Sudan abinin böyle bir yapıcı bir durumu vardı. Yani beşer olarak hepimiz zaman zaman sıkıntılara giriftar oluyorduk. Ben şunu diyebilirim benim sıkıntılarım olduğu zaman gidip onunla biraz dertleştiğimde O’nun o güzel tesellilerini duyunca ben şahsen rahatlıyordum.” dedi. İlkha

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *