Cezaevlerindeki riskten dolayı birçok ülkenin
aldığı tedbirlere dikkat çeken HÜDA PAR, “Pandemik bir felaket ile karşı
karşıya kaldığımız şu günlerde, en yoğun sağlık tehdidine maruz kalan
kesimlerden biri de hiç kuşkusuz cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerdir.
Kapasitesinin iki katından fazla mahkûmu barındıran cezaevlerinin bazı
bölümlerinde olması gereken sayının üç katı mahkûm kalmaktadır. Hijyenik
koşulların yetersizliği, sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan zorluklar,
havalandırma imkanlarının kurallarla kısıtlanması ve bununla birlikte kalabalık
ortamın enfeksiyon yayılımını hızlandırması sebebiyle salgının en fazla
tahribat oluşturabileceği ortamların başında cezaevleri gelmektedir. Birçok
ülke bu tehdidi öngörerek af, tahliye ve infaz erteleme yollarına başvurarak
özellikle kronik rahatsızlığı bulunan, ileri yaşı sebebiyle bağışıklık sistemi
zayıf olanlar ve çocuklu kadın mahkumlar başta olmak üzere birçok mahkûmu
evlerine göndermiştir.” Açıklamasında bulundu.
“YAŞI VE KRONİK RAHATSIZLIĞI NEDENİYLE YÜKSEK
RİSK GRUBUNDA BULUNANLAR CEZAEVLERİNDEN ÇIKARILMALI”
Yeni infaz düzenlemesinin "acil yeni
durum" doğrultusunda güncellenmesi gerektiğine dikkat çeken HÜDA PAR,
“Türkiye’de hızla büyüyen tehlike ve yüksek risk hesaba katılarak; Dosya
içeriğine bakılmaksızın, kronik sağlık sorunları ve ileri yaşları nedeniyle
daha yüksek risk altında olan mahkumlar ile hamile ve çocuklu kadın mahkumlar
için af, infaz erteleme veya tahliye veyahut da özel düzenlemeler yapılarak
olağanüstü hallere ilişkin özel infaz tedbirlerine gidilmesi bir zorunluluk
haline gelmiştir. Cezaevinde bulunan hükümlü ve tutukluların canlarının devlet
güvencesinde olduğu gerçeğinden hareketle her türlü tedbiri almak, devletin
yükümlülüğü olmakla birlikte aynı zamanda zorunlu bir insani vazifedir. Bu
anlamda meclise sunulması beklenen yeni infaz düzenlemesinin ‘acil yeni durum’
doğrultusunda güncellenerek ivedilikle yasalaştırılması, yaşı ve kronik
rahatsızlığı nedeniyle yüksek risk grubunda bulunanlarla ilgili herhangi bir
istisna getirilmeden cezaevlerinden çıkarılması gerekir. Cezaevlerindeki
yüzbinlerce insanın yaşam hakkının korunması hukukun çok ötesinde hem insani
hem vicdani ve hem de İslami bir sorumluluğun gereği olduğunu hatırlatıyoruz.”
ifadelerini kullandı.
EKONOMİK TEDBİRLER PAKETİ
Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan ekonomik
tedbirler paketinin beklentileri karşılamaktan uzak kaldığına vurgu yapan HÜDA
PAR “Küresel bir boyut kazanan salgının devasa ekonomik sonuçları da olacaktır.
Salgın süresince neredeyse bütün sektörlerin çalışmalarına ara vermek zorunda
kalacağı görülmektedir. Türkiye ekonomisinin en önemli sorununun işsizlik
olduğundan hareketle; salgın süresince çalışanların işini kaybetmemesi ve
işverenlerin işçi çıkarmak zorunda kalmaması için daha güçlü ve somut
desteklere ihtiyaç vardır. Pakette bu konuda bir destek programının olmaması
büyük bir eksikliktir.” dedi.
Ekonomik tedbirler paketinde yer alması
gereken maddeleri tek tek sıralayarak hükümete çağrıda bulunan Sağlam, “Bu tür
toplumsal ekonomik darboğazlarda devletin kredi sağlaması ve borçları
ertelemesi bir zorunluluktur. Devlet, işini kaybeden, ücretsiz izne çıkarılan
işçiler ile işyerini kapatmak zorunda kalan esnafa doğrudan destek sağlamalı;
devasa bir rakama ulaşan işsizlik fonu bunun için devreye sokulmalıdır. İşsiz
kalan dar gelirlilere işsizlik maaşının bağlanmasının kolaylaştırılması, salgın
süresince ücretsiz izne ayrılmak zorunda kalan çalışanların maaşlarının 2 bin
TL’nin altında olmamak kaydıyla üçte ikisinin işsizlik fonundan karşılanarak
işverene destek çıkılması, elektrik ve doğalgazdan alınan vergilerin sıfıra
indirilmesi, kişi başına aylık geliri asgari ücretin üçte birinin altında olan
aileleri fert başına makul bir miktar su, elektrik ve doğalgazın ücretsiz
olarak verilmesi, mevcut elektrik, su ve gaz faturalarının dört aylık bir süre
için ertelenmesi, işyerini kapatmak zorunda kalan esnaftan kira stopajı
alınmaması ve kiralar ile ilgili kanuni bir düzenleme yapılması, halka
dezenfektan ilaçlarının yanı sıra dar gelirli vatandaşlara temel gıda
maddelerinin ücretsiz bir şekilde dağıtılması gibi hususlar ivedilikle gündeme
alınmalıdır. İş kaybını yaşayan ya da çeşitli sıkıntılara giren iş sahiplerinin
kredi ertelemeden başka da birtakım teşvik ve yardımları hak ettikleri
unutulmamalıdır. Üç ay borç ve vergi ertelemelerinin yeterince kolaylık
sağlamayacağı aşikardır.” diye kaydetti. HABER MERKEZİ
0 yorum