İnsan hayatı sürpriz imtihanlarla
doludur. Neyin, ne zaman ve nerede, karşımıza çıkacağını biz bilemeyiz. Çünkü
bizler hayat imtihanında yönetmen değil, oyuncuyuz.
Kuran'ı Kerim'de Allah(cc}
bizleri açık açık uyarmıştır. "Andolsun ki, sizi biraz korku ve açlıkla;
mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri
müjdele!" {Bakara 155}
Ayette de belirttiği gibi,
imtihan gereği bazı noksanlıklarla karşılaşabiliriz. Sabrederek, ancak mutlu sona
ulaşabiliriz.
Her yıl, 3 Aralık Dünya
Engelliler Günü olarak kutlanmaktadır. Yılda bir defa da olsa, onları
hatırlamak güzel bir şey, en azından.
Ben de zihinsel engelliler sınıf
öğretmeni olarak, bu dünyayı az çok biliyorum. 8 yıla yakındır Rehabilitasyon
Merkezlerinde bu işin içindeyim. Çocuklarla güldüğümüz gibi duygusal anılarımız
da olmuştur. Gerçekten de özel gereksinimli bireylerin dünyası, bizim normal
insanların dünyasından çok daha renkli. Bizim dünyamızda sadece para, makam
kadın, aldatma... gibi konular dolaşırken, onların dünyasında ise her türlü
pislikten uzak, gerçek anlamda hayatın tadı var.
Ailelerin çektiği sıkıntıyı bir
anneler bir de Allah bilir. Adeta Hz Eyyub'un sabrını taşıyorlar. Velilerle
görüştüğümüz zaman, bu çocuklardan aşırı şikayetçi olanına neredeyse şahit
olmadık. Ama çok sıkıntılı bir süreç yaşadıkları belli. Ayrıca ailelerin bu
çocuklara karşı aşırı bir sevgisi var. Onları, diğer çocuklarından daha çok
seven sayısızca aile var. Herhangi bir engeli bulunmayan çocuklara bakmanın zor
olduğu, insanların artık başkası için ömür tüketmekten ziyade, kendi
hayatlarını zevk-u sefa içinde yaşama arzusu olduğu bir zaman diliminde, bu
çocuklara gösterilen emek ve sabır takdire şayandır.
Özellikle özel gereksinimli
çocuğa sahip ailelere komşuların yardımcı olması lazım. Maddi yardım filan
beklenilmiyor. Sadece çocuğun yapacağı bazı yaramazlıkları hoşgörüyle
karşılasınlar, yeter. Genç kardeşlerimize de diyoruz ki; eğlenmek için, bu
çocuklara hoş olmayacak şeyleri öğretip çocukları eğlenme aracı
yapmasınlar!..
Toplum içinde onların da sağlıklı
bir şekilde yaşamalarını sürdürebilmeleri için çevreyi de onlara göre
düzenlemek lazım. Özellikle fiziksel ve görme engelli bireyler için...
Engellerine bir engel de biz olmayalım.
Her insan potansiyel bir
engellidir. İnsan yapısı çok hassastır. Yanlış bir iğne, bir an beynin
oksijensiz kalması, felç veya istenmeyen bir trafik kazası... gibi durumlar
hayatımızda karşılaşabileceğimiz olaylardır.
Beşiri'de çalışırken sağlıklı bir
şekilde doğan ve okula da başlayıncaya kadar hiç bir sağlık sorunu olmayan bir
öğrencimiz vardı. Evdeki komanda pilini ısırdığı için metal zehirlenmesinden
sol tarafı felç olmuştu. Zihni hafif olmak üzere, çenesi ve sol kolu
etkilenmişti. Hiçbir şeyi yokken sınav dünyasında bir anda sınavı zorlaşmış
birine dönüşüverdi.
Son olarak bir anımı sizinle
paylaşıp makalemi nihayete erdireceğim. İlk çalıştığım yıllarda, eşim Beşiri'de
çalıştığım kurumu görmek istedi. Onu götürdüm. Ay parçası kadar güzel, belden
aşağısı tutmayan fiziksel engelli Sevgi adında bir öğrencimiz vardı. Eşim,
gelip onunla konuştu. Biraz beraber resim yaptılar. Sonra eşim yanıma geldi ve
hüngür hüngür ağlamaya başladı. Siz burada nasıl çalışıyorsunuz, sizde kalp yok
mu diye, söylenmeye başladı. Ben de; işimiz bu, ne yapalım? Demek zamanla
kalbimiz taşlaşmış, dedim. Aslında bizler de aynı duyguların içine giriyorduk;
ama alışkanlık da işin içine girince artık bir nevi kaderimize razı
gelmiştik.
Anlatılacak çok şey var aslında;
ama bize ayrılan köşeye bu kadarı sığıyor... Son olarak diyoruz ki: Engelli
insan yoktur, engel olan insan vardır.
Rabbim, hayatı birbirine
kolaylaştıranlardan eylesin inşallah... Amin.