Diyanet, bu yıl Mevlidi Nebi Haftasında temanın “Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası”  olduğunu açıkladı. Güzel bir başlık.

Şahsiyeti misallendiren ayet ve hadisler olsa da bir ayet-i kerimede şahsiyetle yakın manada “şakile” kelimesini okuruz:

“De ki hepsi, iman edenler de etmeyenler de şakilesine göre (kendi hal ve niyetine göre) iş yapar.” (İsra 84)

Buradaki şakile kelimesine geçmişte her bir alim başka bir mana vermiş, bugün de mealler de bu fark bariz görülür. Aslında ilk bakışta anlaşılan şey; tarz, yol, biçimdir yahut huy veya mizaçtır da bunlar manayı sanki zayıflatıyor gibi. O yüzden “şahsiyet” ve “karakter” daha uygun düşüyor.

Bununla alakalı çok fazla yazı yazılmış. Ancak İmam Gazali hazretlerinin şu tespiti enfes bir bakış açısı sunuyor:

Ona göre insan; meyillerine, ilgilerine, eğilim ve davranışlarına kaynaklık eden dört unsurdan oluşuyor.

Bunlara; rabbâniyet, behîmiyet, sebûiyet ve şeytâniyet diyor. Rabbâniyet; itibar, aidiyet, sevilme, hedef gütme, başarıyı arama gibi ruhi kısmı anlatıyor.

Behîmiyet;  beslenme ve cinsellik gibi bedensel ve nefsani taraf oluyor. Sebûiyet sözlü veya fiili olarak öfke ve saldırma gibi yırtıcılık demek. Şeytâniyet ise aldatma ve kötülük cephesini tarif ediyor.

Bugün acımasızca soykırım yapan sadistlerde sebuiyet, dertleri cinsi sapkınlık olanlarda behimiyet, bunların üstünde dünyayı hile ve şer ile kontrol etmeye çalışanlarda ise şeytaniyet yönü baskın..

Yalnız müslüman coğrafyalarda şahsiyet mevzusu, Kur’an-ı Kerim’de zikredilen kalbi hastalıklı, ikiyüzlü yahut nifaka yakın tiplere karşı daha oturaklı duruyor.

Bir türlü mevzisini, mevkiini, meşrebini tespit etmeyen, çıkarlarına göre bir onun bir bunun arkasında saf tutarak tutarsızlıktan nemalanan tipler.

Yaygaracı iblislerin tantanasından ürken, kınayıcıların kınamasından korkan, kazandım zannettiği bir iki parça kıymeti kaybetmemek için her tehdit edene hak veren son derece ezik tipler.

Putperestlerin, paganistlerin, mürtedlerin karşısına çıkıp şöyle tam vurguyla, sözünü doldura doldura, “ben Müslümanlardanım” diyemeyen, sürekli “beraberiz, biriz, ortağız” gibi çiğnem çiğnem gevşeyen alttan almacı, kolay kabuk değiştiren oldukça yumuşak jelatin tipler.

Kemalizmin yaşattığı envai çeşit zülüm ile yaşamları zehir edilen kalabalıklar, kendilerini “bizi şu zihniyetten kurtarın” diye tepelere taşımışken, yukarıya çıktıklarında kemalizmin gönüllü neferi olan tipler.

Laiklik üzerine kırk çeşit reddiye mırıldanırken, uçağın kokpitine geçince rotayı laikliğe doğru çevirip üstüne de “indarlık” markalı soğu su ikram eden tipler.

“Bir Müslüman ırkçı olamaz” lafını inci mercan ile, zeberced zümrüt ile süsleyip çarşı çarşı pazarlarken, konu hak hukuka gelince dükkanı kapatıp “kardeşlik” vaazı vermeye giden tipler.

 

“Aman gözünü seveyim, ciğerinin yağını yiyim, dediğin vallahi haktır yalnız bak maslahat buna müsait değil, hava bunu kaldırmaz, şunlar var, bunlar var, bu işin yarını var” diye başlayan uzuun nasihat notlarıyla dolaşan tecrübe abidesi abi tipler.

Ahlak sorunu ekonomi meselesinin önüne geçmiş her toplumda şahsiyet başlığı her zaman kullanışlıdır, ihtiyaçtır.

Ha şahsiyeti tanımla deselerdi sadece emin olmak derdik herhalde.