Geçen hafta açıklanan Coronavirus tablosu bir seçim
haritasını andırmıştı. Bir virüs tablosundan ziyade bir seçim sonucuna daha çok
benziyordu. Hatta bu konu özellikle sosyal medyada çok da dillendirildi, espri
konusu oldu. Uşak’ın Kürt şehri olduğu, Adıyaman’ın da özünden bir şey
kaybetmediği, (bere sor bê, çend krûşê zêde bê...) tescillendi.
Doğuda, Adıyaman dışında çoğu il maviydi. Yani az riskli
görünüyordu. Doğunun geri kalanı ise sarıydı. O da orta seviyeyi gösteriyordu. Bilinçsiz
ve bilgisiz olarak gösterilen bölgemiz için çok güzel ve görmek istediğimiz bir
tabloydu. Halkımızın çektiği sıkıntılar sonucunda bahçemiz meyve vermeye
başlamıştı. Zira her kışın sonu bahar, her zifiri karanlık gündüze gebe
durumunda, doğuma mahkumdu. Ve doğum gerçekleşti. Bu minvalde tüm
hemşehrilerimi can-ı gönülden tebrik ve takdir ediyorum. Bu başarı hepimizin
başarısı. En küçüğünden en büyüğüne, en üst rütbeliden meczubuna kadar hepimizin
emekleri bu başarı tablosunda mevcuttur. Takdire şayandır.
Hatta sağlık Bakanı Sayın Koca’nın bir tweeti beni
duygulandırdı. Paylaşımı olduğu gibi alıyorum buraya; “Ağrı Adıyaman’a, Batman
Samsun’a, Bingöl Ordu’ya, Bitlis Balıkesir’e, Diyarbakır İstanbul’a, Mardin
Trabzon’a, Van İzmir’e, Siirt Rize’ye, Hakkâri Sinop’a, Şanlıurfa Konya’ya,
Şırnak Zonguldak’a, Uşak Tokat’a, Iğdır Giresun’a… örnek olsun! Riski tüm
illerde düşürelim.” Doğu illeri batıya örnek oldu. Batıda kalan şehirlerimiz doğudaki
şehirlerimiz için numune olarak gösterildi.
Ciddi sıkıntılara katlandıktan sonra güzelliğin gelmesi yani
doğumun gerçekleşmesiyle işler bitmiyor. Bunu en çok elleri öpülesi annelerimiz
biliyor. Bir bebek doğduktan sonra iş bitmiyor, aksine işleri ve bakımları yeni
başlıyor.
Çok şükür doğum gerçekleşti ve nur topu bir mavimiz oldu. Bir
anne şefkatiyle onu tehlikelerden koruyup, sarı, turuncu ve kırmızı tehditlere
karşı kalkan olmalıyız.
Yaşlılarımız için, okula giden evlatlarımız için, kepenk
kapatmaya mahkum kalmış esnaflarımız için bu işi en iyi şekilde yapmalıyız. Yapmak
zorundayız.
İlk paylaşılan virüs haritasında aralarında Batmanımızın da
olduğu doğudan 13 olmak üzere toplam 14 şehir maviye boyanıp risk durumu düşük
denildi. İkinci haftanın tablosunda mavilerin çoğu yerini sarıya bırakmak
zorunda kaldı. Yine hamdolsun Batmanımız mavi ile mavilendi.
Demek istediğim bir başarı yakalanmış bu doğru ama asıl
başarı, o başarıyı sürdürmek olduğunu unutmamamız gerekir. 14 şehirden 5 tanesi
mavi kaldı. Demek iş ciddi, ona göre gardımızı alıp savunma yapmalıyız.
Kurallara harfiyen uyup, tehlikeyi bertaraf etmeliyiz.
Bizim bugünkü durumumuza ışık tutacak bir kıssayla yazımızı noktalayalım.
Anlatılır, günün birinde Hasan Basri ile Rabiatü’l Adeviyye bir yerde
karşılaşırlar. Hasan Basri, keramet olarak seccadesini suyun üzerine serdikten
sonra, “Buyurun burada iki rekat namaz kılın” der.
Rabiatü’l Adeviyye de keramet olarak seccadesini havaya serer
ve “Ey Hasan sen de burada namazını eda edebilirsin” yanıtıyla karşılık verir.
Sonra her ikisi de sadede gelir ve derler ki; gösterilen
kerametlerde birimizin yaptığını balıklar, diğerimizin yaptığını da sinekler
yapabiliyor. Asıl ve hakiki keramet odur ki, kişinin kendi ahlakını ve diğer
insanların hal ve ahlaklarını geliştirerek, hikmet ve bilgiyle hareket edip yakalanan
güzel ahlak ile istikamette sebat etmektir.
Belki birileri bu kıssanın ibadetler üzerinde durduğunu izah
etmek isteyebilir ama ben biraz daha geniş çerçeveden bakıp hayatın tamamında
yakalanan istikametten şaşmadan sebat etmek gerekliliğinin altını çiziyorum. Bu
bakımdan başarı yakalanmışsa asıl keramet o başarıyı korumak ve daha iyiye
doğru yol almak olduğunu bu kıssadan çıkarabiliriz diyorum.
İstikamet kerametten üstündür. Çünkü keramet nefsin,
istikamet Rabb’in senden istediği şeydir.” Denilmiştir. Bu nedenle biz her
namazda Fatiha Sûresi’ni okurken Rabbimize “Bizi doğru yola hidayet et”
(Fatiha, 1/5) diye duada bulunuruz.
Yakalanan başarı ve istikametten şaşmamak ümidiyle Allah’a
emanet olun.