Azerbaycan’ın diktatör cumhurbaşkanı, ‘israil bizim dostumuz, Türkiye bizim müttefikimizdir’ diye kimliğini açıkça ifade etmiş. Eskiden beri bu dostluklarını saklamadıkları gibi açıkça dile getirmekten de büyük bir keyif almaktadırlar. Gazze’de taş üstünde taş kalmamışken, 18.000’i çocuk olmak üzere 50.000’den fazla Müslüman’ı katleden siyonist Yahudiler için ‘dostumuzdur’ diyen bir zihniyetin ne kadar aşağılık ve insanlık dışı olduğunu varın siz hesap edin.

‘Türkiye bizim müttefikimizdir’ sözü ise katil siyonistlere teslimiyetini açıklarken, sadece ülke insanının gazını almaya yönelik alçakça bir takladır. Bu iğrenç yüzünü ortaya koyarken de bütün dünyada lanetle anılan siyonist katilleri, dost olarak ifade edecek kadar alçalması ve siyonist barbarların ‘tasmalı bir elemanı’ olduğunu gizleme gereği duymamasıdır.

Siyonist işgalcilerin eskiden beri Azerbaycan üzerinde ciddi hesapları ve projeleri vardır. En büyük hesapları, Aliyev gibi bir diktatörü, kendi Müslüman halkına laiklik adı altında dinsizliği dayatmasını sağlamalarıdır. Uygulamadaki projeleri ise 1940’lar Türkiye’sindeki CHP zihniyeti gibi kendi halkının inanç değerlerine düşman ama düşmanlarının tüm emirlerini yerine getirmeye hazır iradesiz ve omurgasız bir sistemin elemanı olarak iktidarda tutmalarıdır.

Katil israil ile dost olan herkes; tıpkı ABD, İngiltere, Almanya ve diğer batılı küfür cephesinin barbar ortakları gibi Gazze’deki 50.000’den fazla mazlum Müslümanın katliam ortağıdır. ABD ve diğer batılı barbarlar, siyonistlere her türlü silah, bomba, füze ve cephaneliği verir. Azerbaycan da siyonist katillere petrol verir. İşin en acı tarafı ise bu petrolün ülkemiz üzerinden katil işgalci Yahudilere ulaştırılmasıdır.

Azerbaycan, katil siyonistlerle dost olur da Ürdün ve Mısır bu aşağılık durumdan geri kalırlar mı? Mısır hükümeti, Refah kapısı üzerinden Gazze’ye yardım ulaştırma imkânına sahip olduğu halde; katil siyonistlerden daha gaddar davranarak bu sınır kapısını tahkim edilmiş peşi sıra üç duvarla/tel örgüyle kapatmış ve hiçbir yardımın Gazze’ye ulaşmaması için alçak bir ihanet sergilemiştir.

Ürdün halkı sınır kapılarına doğru harekete geçmeye ve kapıları açıp yardım ulaştırmaya çalışıyor ancak Ürdün kolluk kuvvetleri buna engel olarak herhangi bir yardımın buraya ulaşmasını alçakça engellemektedir. Yine Mısır halkının benzer girişimleri aynı ihanetlerle Mısır kuvvetleri tarafından engellenmektedir.

Gazze açlıktan ölürken bu iki ülke yönetimleri siyonizmin ‘tasmalı birer kölesi’ gibi hareket etmekte, buraya herhangi bir yardımın ulaştırılmasını bir tarafa bırak; herhangi bir yardımın gitmemesi için siyonist katillerden daha gaddarca davranmaktadır.

Trump zelil bir şekilde, siyonizmin tasmalı bir elemanı gibi her türlü destekle bu soykırımı nasıl destekliyorsa; Azerbaycan da petrolü ile Trump’tan daha zelil bir şekilde Gazze’deki soykırıma ortak olmaktadır. Ürdün ve Mısır ise Gazze’yi çepeçevre kuşatarak buraya herhangi bir yardımın girmesine müsaade etmemekte ve bütün dünyanın gözü önünde açlıktan ölen çocukların katline ortak olmaktadır.

Hele HAMAS yetkilisinin yeni açıkladığı BAE’nin, Kızılay yardımı adı altında, HAMAS’ın füze bataryalarının yerini tespit edip siyonistlere bildirmek için özel görevli olarak çalışma yapması, ihanet kelimesi bile bu alçaklığın büyüklüğünü ifade etmekten aciz kalır. Hak-batıl savaşında kâfirlerin yeri bellidir, ancak sözüm ona Müslüman görünümlü ‘siyonist tasmalı’ hainlerin durumu ise bize çok daha fazla acı vermektedir.