İşgalci siyonist rejimin saldırıları Gazze’de can kaybını
artırırken ateşkes görüşmelerinden de bir sonuç elde edilmesi konusunda umutlar
azalıyor.
Açlıktan ölümlerin yaşanması dünyada vicdan sahiplerini
harekete geçmeye zorluyor.
Siyonist çete, uluslararası mecralarda sürekli korunmanın
verdiği rahatlıkla başına buyruk hareket ediyor. Direnişin elindeki esirlerin
bombardımanlarda bir bir ölmesi Yahudi kamuoyunda tepkilerin artmasına neden
oluyor; ama Netanyahu ve kabinesi bunu göz ardı edebiliyor.
Soykırımın en büyük destekçisi olan Amerika bile bu ölçü
tanımaz tutumdan rahatsızlığını dile getirdi. Ama Netanyahu, hem içeride hem de
Amerika’daki Siyonistler arasında kendisine yönelik desteğin arttığını
düşünüyor.
Netanyahu’nun durmaya niyeti yok!
Müzakere süreci ortaya koydu ki, işgalci teröristlerin
ateşkesten beklentisi sadece esirlerin kurtarılması ve böylece 7 Ekim
hezimetini unutturmaktır. Bunun için müzakerecilerin önüne en fazla “1 aylık
ateşkes” gibi bir şart koyuyorlar. Belki fazla zorlanırlarsa bunu 2 aya da
çıkarabilirler; ama sonuçta bir süreliğine bombardımanın kesilmesi karşılığında
esirlerin serbest bırakılmasını istiyorlar. Zaten takasta kullanmak için son
birkaç aydır 10 binden fazla kişiyi alıkoymuş durumdalar.
HAMAS’ın bunu kabul etmesi ihtimal dahilinde değil.
HAMAS’ın isteği, ‘savaşı durduracak, ablukayı sonlandıracak,
işgal güçlerinin çekilmesini sağlayacak, yeniden imar faaliyetlerini başlatacak
ve evlerini terk etmek zorunda kalanların evlerine dönmelerine imkan verecek
onurlu bir ateşkes’ anlaşması…
Netanyahu ve katillerden oluşan yakın çevresi, mevcut durumu
ne kadar sürdürebilir belli değil.
Ateşkese yanaşmadığında zoraki oluşturulmuş “savaş
kabinesi”nde çatlaklar meydana gelebilir. Soykırım davalarını başka girişimler
takip edebilir ve soykırımda faal olarak görev alanlar dünyadan soyutlanmak
durumunda kalabilirler.
Gazze hiçbir destek almadan direniyor; ama Siyonist
teröristlere desteklerin azalması durumunda nasıl bir zillet yaşayacakları bir
kabus olarak önlerinde duruyor.
Hiçbir insani değer gözetmeden vahşi katliamlar
gerçekleştiriyor işgalci teröristler; ama küçücük Gazze karşısında cepheye
sürecek asker bulmakta zorlanıyor. Bu da aslında verdikleri kayıpların
açıkladıklarının çok üzerinde olduğunu ortaya koyuyor. O kadar sıkışmışlar ki,
hiç askerlik yapmayan Yahudi dini okul öğrencilerinin askere alınması için
uğraşıyorlar. Hahambaşı İzak Yosef ise buna karşılık resti çekiyor: “Eğer bizi
orduya katılmaya zorlarlarsa hepimiz ülke dışına çıkarız.”
Ufukta ateşkes görünmüyor.
Ateşkes için ilkin küresel baskının artması ve işgal
topraklarındaki kamuoyunu rahatsız edecek seviyeye gelmesi lazım. Dünyada, 80
yıllık işgalin, insanlık dışı ablukanın konuşulması gerekir. Akdeniz kıyısında
insanların açlıktan ölümüne neden olan korkunç zihniyete karşı tek yapılacak
şeyin siyonistin nefesinin kesilmesi olduğu dile getirilmeli ve bunun için
adımlar atılmalıdır.
İslam dünyası da dünyada insani değerleri önemseyen tüm
ülkeler ve kesimler de artık “iki devletli çözüm” masalından vazgeçmelidir.
Siyonist varlığın hayat imkanı bulduğu hiçbir yerde huzurun,
barışın, onurlu bir yaşamın imkanı yoktur. Diplomasinin bu itlaf edilmesi
gereken yaratıklar karşısında bir işe yaramadığı net olarak ortaya çıkmıştır.
Siyonistin önce ateşi sonra da hayat damarları kesilmelidir.