Bugünden tezi yok, hemen bir liste
çıkarsak, bir sırasına yediklerimizi bir sırasına da giydiklerimizi sıralasak.
Sonra da bunların bir kısmının üzerine çizgi çeksek; artık bunları yemeyeceğim,
şunları da giyinmeyeceğim desek. Yani bunları artık satın almayacağım desek.
Depremi konuşuyoruz, depremzedeleri
konuşuyoruz. Hatta asıl bundan sonra daha çok konuşmamız gerektiğine
inanıyorum. Bilmeliyiz ki unutmak hepimiz için bir felaket olacaktır.
İnsanımızdan Allah razı olsun, depremin
haberini alır almaz yardım olup yağıverdi bölgeye. Hatta bu anlamda tıkanmalar,
yığılmalar oldu ve dağıtım ve organizede problemler oluştu, yani öylesine
cömertlik damarları coşmuştu. Böylece deprem mağdurlarının ilk etaptaki hayati
ihtiyaçları giderilmiş oldu.
Ama bitmedi, hayat devam ediyor, belki
ilk etapta acilen yapılması gerekenleri yapmış, yaralarını sarmış, o an için
soğuktan ve açlıktan kurtarmış olabiliriz. Fakat hayat devam ediyor.
Felaketin boyutları, uzandığı yerler tahminlerimizden
çok çok büyük ve bunu gün geçtikçe görüyor ve anlıyoruz.
Demek istiyoruz ki merhamet
damarlarımızın felaketin ilk anlarında bir defaya mahsus coşması, kendimizi
vereceğimizi vermiş saymamız kesinlikle yeterli değildir. Bu ülke böylesine
büyük bir imtihandan daha önce geçmemiş, şehirlerimiz yerle yeksan olmuştur.
Şimdi bize düşen merhametimizi, hatta
yükümlülüğümüzü aylara yaymaktır, bir defa coşup bitirmek değildir.
Bunun için alışageldiğimiz yaşantımızı
sorgulamak, masaya yatırmak ve değişiklik kararı almak durumundayız, biz artık
dünkü biz değiliz.
Özellikle zevklerimizin önemli bir
kısmının üzerini çizmek zorundayız. Ben her ne kadar yazımın başlığında
yediklerimizin ve giydiklerimizin bir kısmından vazgeçmeyi dile getirmişsem de
bundan çok daha önemlisi zevklerimizden, lüzumsuz harcamalarımızdan,
israflarımızdan birazcık vaz geçtiğimiz an çok şeyler yapmış olacağımızı haber
vereyim.
Bizim Nebevi bir kuralımız vardı,
ibadetin en faziletlisi az da olsa devamlı olanıydı. Vermek de bizim ibadetlerimizden
bir ibadettir, hatta bugünün en faziletli ibadetidir, aynı şekilde az bir
miktar da olsa bu ibadetimizi aylara yayarak devamlı hale getirmemiz gereği
ortaya çıkmıştır.
Bir anlamda gerçek yardımlaşma bugünden
sonra yapılacak yardımlaşmadır.