(Resulüm) De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki
Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok
esirgeyendir.” ( Ali İmran Süresi 31)
Eskiden beri buralarda, mesele yani muhabbet Hz. Peygamber
olunca, toplumumuzda akan sular durur. Muhabbet zirve yapar, küskünlükler
biter, gurbetler yakınlaşır. Karıncalara basılmaz, serçeler korkutulmaz, bir
köpek yavrularını emzirdiği için koca ordunun güzergâhı dahi değişir. Öyle
içten, öyle sessiz sevgiler, muhabbetler ki âlem öyle sevgiyle karşılaşmamış.
Öyle güzellikler olmuş ki, zifiri karanlıklarda kalan âmalara
fer, sıkıntılara dövünmüş biçarelere nefes, su görmemiş topraklara serap,
şairlere ilham kaynağı olmuş bir aşk.
Eskiden mühürlere, kılıçlara, en seçkin köşelere güzel söz
ve şiir yazdırma geleneği vardı. (Gerçi Hala da bu geleneği devam ettirenler
vardır.) Bunlardan bir tanesini buraya alacağız. Osmanlı Sultanlarından
Abdülmecid’in annesi Bezm-i âlem Valide Sultan (Guraba-i Müslimin Hastanesi
dediğimiz şuanda ki ismi Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Hastanesi’ni milletimizin
hizmetine suna hanımefendi) da mührüne şu anlamlı şiiri yazdırmıştır:
“Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl,
“Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl?..
“Zuhurundan, Bezm-i âlem oldu vasıl…”
Ne güzel sözler, ne içten haykırışlar, ne gönülden dökülmüş
ilahi nağmeler...
Lafı fazla eveleyip gevelemeden demem o ki, O’nu okuyalım,
O’nu yaşayalım. O’nsuz ne okuma okumadır, ne yaşamak yaşamaktır. Her şey eksik
ve yarım vaziyettedir.
Evimizde, aile efradında, işyerimizde, arkadaşlarımızda
hasılı her yer ve mekanda en güzel örnek, en güzel model, Allah’ın rol model
olarak bize gösterdiği fahri kâinatı anlamamız, tanımamız hayatımıza taşımamız,
onunla hemhal olmamız gerekmez mi?
Huzurlu bir aile, mutlu bir yuvadan toplumdaki
saygınlığımıza kadar, iş ve aşımızda dünya ve ahiret saadetine kadar O’na
ihtiyacımız var. O’nu tanımanın yolu da onu okumaktan geçer.
O’nu okuyup, pak hayatını hayatımıza entegre etmemiz adına çeşitli
kurum ve kuruluşlar SIYER YARIŞMALARI düzenlerler. Amaç Hz. Peygamber’in
hayatını içselleştirip sinemize kadar hissetmek. Böyle yarışmalar tertip
ettikleri için bire bir hepsini tebrik ederek can-ı gönülden kutlarım.
Bu tür organizasyonlar hakikaten takdire şayandır. Ahir
zaman diliminde böyle güzel organizasyonlar dert edinip yapmak ciddi külfetler
ister. Doğrularımızı alkışlarken eksiklerimizi de dile getirmemiz gerekir ki
daha güzel işler meydana çıksın. Yani demem o ki biz bize yapıcı eleştiriler
yapmakla mükellefiz. Sadece siyer yarışmalar düzenleme ile Peygamber sireti
hayata geçirilmez. Çünkü, kağıt üzeri sirete vakıf olsak dahi o öğrendiğimiz
siret bizleri münkeratın terkine ve kaldırılmasına engel olmuyorsa en başta
gömleği yanlış iliklemekle işe başlamış oluruz kanaatindeyim.
Danimarka’daki karikatür alçaklığını telin etmek için
meydanlara inen Peygamber Sevdalıları, Hz. Peygamber ve mukaddesatımız söz
konusu olunca gücü nispetinde müdahaleler yapmaktadır. Ondan sonra Peygamberin
kutlu nübüvveti münasebetiyle milyonları alanlara toplamakla adından çokça söz
ettiren Peygamber Sevdalıları, “O’NU OKU O’NU YAŞA” serlevhasıyla siyer yarışmaları
da düzenlemeye devam ediyor. (bu yıl virüsten dolayı online olarak yapılacak
olan sınavın kayıtları devam ediyor.)
Avrupa ve diğer Batılı ülkelerde oluşturulan İslamofobi
nedeniyle kimi yerlerde Müslüman kardeşlerimize 2.Sınıf muamelesi
gösterilmekte, bu şekilde Avrupa gerçek yüzünü göstermektedir. Avrupa’da İslam Karşıtlığı
gün be gün artmakta, zulüm alenen işlenmeye başladı. Avrupa’da İslam karşıtlığı
gün geçtikçe, İslam’a karşı kinleri artmaktadır. Bugün Batı’nın bu insanlık
dışı tavırlarına karşı çıkmak, sadece İslami sorumluluğun ütesine taşımış
durumda. İslâmî ve insani değerlerini kaybetmeyen herkesin buna karşı bir
sorumluluğu olduğunu unutmamalıyız.
Bu sıkıntılara çare olmak adına yine Kolları sıvayan
Peygamber Sevdalıları oldu. İslamiyet’in değerleri olduğu vakit sonucuna
takılmadan meydanlara inen Peygamber Sevdalıları, ayakta alkışlanması gereken
etkinliklerine bir yenisini ekledi.
Avrupa’da İslam Karşıtlığı Sempozyumu düzenleyerek onlarca Alim,
kanaat önderi, Müslüman ülkelerin meclis Başkanları ve bu işe ehil olanları bir
araya getirtip bu sıkıntıların sonlanması için çareler aradılar. Zaferden
değil, seferden sorumlu oldukları bilincinde hareket ediyorlar. Allah
muvaffakiyetler nasip etsin inşallah.
Öncelikle Peygamber Sevdalılarını tebrik ediyor, böyle organizasyonların
daha kitlesel bir şekilde devam etmesi gerektiğini yineliyorum. Allah’a emanet
olun.